Acımasız, zalim, ölüm sessizliğinde geceler
Doğunun en ıssız yerlerinde bir yer
Vucudunda dengesizce birikmiş tüydür geçmişten hatırası
Sorsan kimsenin gözünde hayvan bile değil
Oysa bir hüzün kokar Şeyğo gibiler
Bir ah çeker depreşir içindeki acıları
Ah yüreğim
Ah güneşten yanık sevdam
Sonbaharda dalından düşmüş bir sarı yaprak gibi
Bir ayrılıktan geldin yine başka bir ayrılığa gidersin
Usulca yorgun düşüyor gözlerim
Yolun düşerse bir gün, uğra düşlerime
Ürkek, narin bir ayak sesiyle gelir kış
Baharlar beyaz kefen örtünür saçlarına
Meğer insan her ayrılığa ne kolay alışırmış
Yalandır uzaktan bakmak gemiden rıhtımına
Dokunmadan ateşe, yanmadan kızıllığında, vurmadan taşa
Bir puslu günün kasvetine dalıverdim
Bir hain pusu içerisinde kalıverdim
Bir çıkmaz yol imiş içine giriverdim
Çırpındıkça batarsın bunu bilemezsin
Aşkın ateşine gönlümü salıverdim
Bir kasvetin içine doğmuş
Mutlulukla süslediğim hayallerim
Bilsen içimde ne çığlıklar susmuş
Dinmiş denizler, solmuş kan kırmızı güllerim
Hasret sarmış, gün küsmüş pencereme
Dedim ey güzeller şahı Züleyha nedir halin
Dedi sustu dilim, kesildi elim, yandı can evim
Dedim ne diye yaşlıdır o güzel gözlerin
Dedi şu ruy-ı Yusuf'a nefis mi dayanır, bilemezsin
Dedim ey karınca odlara ne koşar durursun
Bilirmisin
Geceler Tanrım.
Geceler karanlık ve soğuktur.
Bana güneş doğmaz
İklimim kurak, yüzüm biraz soluktur.
Nasıl anlatsam sana Tanrım
Roj tari bû
Şev benda sibêye
Pîştemîda xençerê dost û dîjmîna
Dîlêmıda xwîn
Hey zalım nîzanım tû çûyı kûda
Oy xayin tû nîzani
Soldu gülüm, düştü usul usul dalda yaprak
Bahar kokan gülzarımı, hazan etti felek
Geçti gençlik kervanı, ömür uzaklaşarak
Şu dil-i mecruhum her dem bahtsız etti felek
Ne yana nazar etsem hatrıma düşer her an
Yıllar, aylar, günler bekleyerek geçti
Düştü ilk cemre, bitti derin uykusu
Ne yağmurlar yağdı ne tufanlar kopup geçti
Bilmem neden sönmez içimdeki vuslat duygusu.
Kuşağına mı takıldı zaman, sürüklendi ardına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!