Ey toprağın kutsallığı
Güzel kokular ver bana.
Esintiyle savrulan, alıçlar gibi.
Kızıla kaçmış alıçlar, açsın yüzünü.
Toprağa mühürlü tohumlar,
Acıyı keşfetmiş bir çocuk,
hüznü, dağlar gönlü boyunca.
Gevrek gevrek tüttürür bulutları.
Yakar bahtı kara mercanları.
Bu son olsun deniz, deniz ağlar ufkuna
Bugünde filizlenmiş ruhun ellerime.
Mühürlenmiş, tütsülenmiş ruhun başımı döndürüyor.
Kilitli kapıların buhranı, sayıklayın o geceyi, sayıklayın devranı.
Islak düşlerinden uyanıyor bedenim.
Dokunmayın bana. Bendeki, ölümün ince
iplikleriyle donatılmış, kadifeden bir kefendir.
Beyaz, bembeyaz bir ruh, kök kurdunun
tutsak aşkını saklar bedeninde.
Onun adı, Balmorha yaz çiçeği.
Kokusu burnumda düş.
Ruhu, alnı açık hayaller saçar.
Karanlık geceler, sinyal verir uzaktan.
Bir fidan gibi boynu bükük.
Gözleri hep yere bakan bir çocuk.
Bulanık bir zihnin fon eşliğinde damlattığı yaşlar.
Kapısı açık dünyamın içine düşüyor.
Bu bir kurtuluş, en sevindirici haber.
Şayet şükrü esirgemem ben.
Ruhu ile şakacı bir çoban.
Evsiz barksızlara münhasır bir sohbet.
Ah! Kırlar...
Dağların verdiğine sahip olan.
Kulpsuz bir adamım ben, Tutamazsın beni.
Tek manevram bu benim.
Cıvılgan bir kuşun haykırışı bu
Dağlarda otlayan ruhani varlıklar
Gözleri kör gagası açık bekler onlar.
Kanadının kırıklığı geçmişinden kalma ruhani varlıklar.
Ah o her anı kayıt tutan serseri, uzuvlarımı baştan aşağı uyuşturmuş.
Denk gelmiş şu ana.
Kanımı aldığım yaşlı bir ilkin cenazesindeyim..
Yer, gök fark etmez her nokta omzuma yük
TİRELİ SOFRA
Tireli sofradır bu son satırın son çizgisinden doğmuş siyah, mor bir karmaşa. Biraz da ruh ve noktalarımın üstünde unuttuğum kayıp bakışlar.
Alev alev, dantel, yani göz, yani bayağılaşmış bir kırmızı.
Tabağımı, sünnetsiz bir çocuk bitirdi.
Daha doğrusu bu şanlı emre yutkundum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!