Koparıp atıvermişler yüreğimi
Issız uçurum kenarına,
Bedenimi sorgulamadan savurmuşlar.
Kalemim kırık, kırık yazılar
Kaderin çizgisi böyle mi olmalı?
Kardelene benzer bendeki sevda
Bugün efkârdayım çok dardayım,
Ruhum sıkkın bedenim zorda,
Alır mı bir sayfa aklımdakileri,
Anlatmayla biter mi dilekler?
Soğuk bedenin nemli yüzü,
Kırışıklara aldırma sen,
Bak bugün de yalnızım,
Bir sıkıntı var içimde.
Savrulan sonbahar yapraklarının kuruluğu gibi,
Duygular da bazen yalnız bırakır ya bedeni,
Yalnız kaldık çaresizlikler içinde.
Kuru dalların çıplaklığını bilir misin?
Dinlermiş meğer.
Ne anlatabildim derdimi,
Ne de dermanım var,
Hani ağlamak bozarmış ya adamı,
İşte ağlıyorum çaresizliğime.
Ya unutulursam ya kalmazsam aklında,
Yâr başına bağlar alı yeşili
Düşer zülüfleri telleri bir hoş
Boynu boğum boğum ipek poşulu
Ağ gerdanda durur benleri bir hoş...
Bir garip sevdaya düştü bu beden
Bir limanım olsun soluklandığım,
Bir yeni gün umutla dolu,
Dünden habersiz,
Yarınlarda ne olacağını bilmeden…
İstediğim çok şey değil
Çarıksız ayakların sızısına aldırış etmeden yürüdüler,
Anzak’mış, İngiliz’miş, Fransız’mış kimin umrunda,
Nefer olmuş yürekler hep bir ağızdan Şehadet etmişler,
Allah, Allah sesleriyle inlemiş”ÇANAKKALE geçilmez! ”
Kaygı taşımadan yarına dair ne olacak demeden,
Kahramanlar birleştirmiş yüreklerini hep bir ağızdan,
Gece uyurken anamın koynunda,
Bir zalim serzeniş çaldı kapıyı,
Açtık usul usul,
Bir garip sessizlik vardı dışarıda,
Meğer zalimin ayak sesiymiş,
Aldılar sevdiğimizi sorgulamadan,
Kim der sessizim bugün,
Sesin çığlığındayım oysa
Haykırmak var haykırmak,
Salmak kendini derin zülüflere,
Almak satmak iki kelime,
Çaresizim yanmışım kimin umrunda,
Her şeyi sana yazdım, seni her şeye,
Kumsaldaki kuma, dalgadaki çığlığa…
Renk seçtim senin için, mavi çıktı,
Adını şiirlerde buldum çiy tanesi,
Kimi zaman sevdaydın kimi zaman ızdırap,
Çoğu zaman yüreğimde hasret oldun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!