Cananına maşuk olamayan aşık,
Aşk elinde harab-u türab olur...
Gider gelmez, yanar sönmez, dağılır onmaz…
Gark olur ateşlere, alevlere…
Bekler bitab, özler serab olur…
Sani-i Zül-cemale günahkar kulundan münacat…
...
Sende her şey, Sende cevdet, Sende kudret!
Sende beka, Sende devlet bi-nihayet!
Rezail yüklü masiva ve felaket!
Sende saadet, Sende selamet, rahmet!
Bir gün gelir, kıyamet de kopar elbet...
Söylenip eylenenler bulur nihayet...
Gülmeler, ağlamalar, gidip gelmeler;
Cem’olur hesap-kitap, sa’d-u kasavet…
Herkes bir yarışta; sadakat, ihanet…
Hayat-ı Hakiki...
Hakiki hayat kulluktan ibaret!
Fenaya değil bekaya rağbet et!
Ya sadakat göster Allah ve Resulüne:
Fazilet ve saadet temin et;
Ya da ihanet:
Varlık kılavuzunun bahtiyar muhataplarına…
Lafzen-hükmen ale’l-asri vel-mekan!
Önüne durulamaz güçlü beyan!
İ’cazı gündemini hep koruyan!
Baş-göz üstüne büyük ferman!
Sen’le benim kesiştiği zaman…
Gecelerle gündüzlerin müsavi,
Ve penceremden içeri,
Öncelerin, sonralarla buluştuğu zaman…
Ruhumun zindanından içeri,
Bir sarp kayalıktır; ıssız, tenhada…
Küçücük bir nokta Hıra, dünyada…
Gelensiz ve gidensiz o noktada…
Bir sarp kayalıktır; ıssız, tenhada…
Yıl: altı yüz on… Yer: Mekke, Nur Dağı!
Bir kelebek kanadı kadar hassas, hafif…
Bir su gibi berrak, canlı, coşkun ve latif…
Ama bir kaya kadar kavi, şedid-i kesif…
Aleme kaygı ve dert… Derde derman!
Kavganın anlamı, amacı ve sebebi…
‘Olmak, olmanın risklerini göze almakladır! ’
Yalnızım, sahrada palmiye misali…
Hayatla ölüm arasında müsavi…
Ben, sevdanın od’una yanan bir nari…
Elim tasavvurların fevkindeyim!
Hayat bir varmış-bir yokmuş, yasa...
Kanlı bir göl ortasında bir yalnız ağaç...
Gelen boş gelir, giden boş gider...
Ya umut tesellisi, ya da acı bir tasa...
Hayat, ölü diriler için kam almak…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!