Ey derdim, sen benim göğsümde nişansın
Buradan Hak huzuruna belki tek ulaşansın,
Sen de olmasan şu vücudun kıymeti nedir ki?
Sen yürekten dualara tek tercümansın.
Nice bir yoldayız ki, sanki zemin kor,
Saplanıyor sinemize en çetin oklar,
Nefes almak yok, havayı zehirle boğmuşlar
Yol yokuş, hem üstelik bir de diken tarlası
Üst baş yırtık, dudak kuru, ayaklarsa çıplak,
Takat yok, dönmüş sırtını vefasız tüm dostlar,
Güz rüzgarları eserken dışarıda,
Yüreğimde bir fırtına, apansızca!
Her bakışta bana bin iyilik yapana,
Her bakışında gönül köşemi kapana,
Bir bahar akşamı sana, şiir okuyasım gelir.
Ey Türkçem,
Yok mu sana, bizden yana mütebessim bi' bahâr?
Yok mu vefalı bir yiğit: bir medâr-ı iftihâr?
Ne bir mektup ne haber, geçip gitti yıllar?
Yok mu bir bahâdır, ki firâkınla yanar?
Kıymetli o insandır ki anlamış o ümidi,
Ümidin sadece “Avun!” demediğini,
İnsan o kaynaktan ki alır bütün ümidi:
Yaradan O Kudretten göklerle zemini
Bir milletin bile istiklalini o ümit sağlar,
Karanlık ruhlar her yerde, ortalık meçhûl,
Nurun elçileri yorgun, ve zilletle ma’lûl,
Aklına güvenen çok, insanlar me’yus,
Zelzeleler üst üste, ukba bir kabus,
Uğrunda varsa senin de canın' feda edeceğin,
Çabalarsın akşamlardan tâ gündüzlere değin,
Ter dökülür, deri soyulur, -varsa- gayen yolunda,
Ayak lime, el nasır, dudaklar çöl, uğrunda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!