Her gün bir başka rüyaya uyanıyorum sanki, her gün gördüğüm insanlar her gün farklı görünüyorlar, farklı maske takıyorlar sanki. Veya ben, hayatın ne olduğunu öğrenebilmek için her gün yeni birisi mi oluyorum ?, bilemiyorum .
Her gün yüzümü yıkayıp aynaya baktığımda aynı sorularla uyanıyorum hayata, her gün ayaklarımı ısıttığım battaniyenin altında aynı cevaplarla uyuyorum. Yalnız kalınca sorular da cevaplar da kendim oluyorum galiba, bilemiyorum.
Bir hedef belirliyorum kendime mesela, bir sokağın köşesine kadar koşayım diyorum, yola çıkıyorum. Yaklaştıkça büyüyor yol gözümde veya hedef koyduğum köşeden farklı köşelere varıyorum. Hedeflerim beni istemiyor galiba, bilemiyorum.
Sevgimden emin olmadan kimseye yaklaşmıyorum. Başkalarının kalbini kırma korkusuyla yüreğime demirden perdeler çekiyorum. Sonunda ne seviliyorum, ne de sevebiliyorum. Çektiğim her perde de, kendime olan sevgim azalıyor galiba, bilemiyorum.
Dişlerimi sıkıyorum, başkalarının seve seve kabul ettiği yanlışlara hayır diyorum, sabrediyorum. Her sabır bir diş daha kaybettiriyor bana. Dişlerimden yediğimiz yemeğin kırıntılarını topluyorum. O kırıntılar her gün kursağımda kalıyor galiba, bilemiyorum.
Binlerce zorluk çektim, defalarca ölümden döndüm. En büyük kusurları kendimde buldum. Ne kendimi sevebiliyorum, ne de kusurlarımı kapatabiliyorum. Boş yere düşman arıyorum, kendime en büyük düşman benim galiba, bilemiyorum.
Ben kendime hiç yetişemedim, çünkü kendime hep geriden geliyorum. En büyük mücadeleyi kendime karşı veriyorum. Başkalarının kanlarıyla, acılarıyla kendimi boğuyorum. Aldığım nefesin ne zaman bitmesini istesem, Allah bir nefes bahşediyor yeniden. Her saniye yeniden ölümü tadıyorum
Bir damla yaş düşse gözümden, yeniden yaşayacak gibiyim. Gözlerim doluyor, yaşlar hep içime akıyor sanki, yaşayamıyorum. Hahkaha atamıyorum, gülüşlerim hep buruk, hep içime doluyor. Duygularıma hakim mi oluyorum, kendime zalim mi oluyorum, bilemiyorum.
Dinlediğim müziklerle şiir yazıyorum, müzikler canımı yakıyor. Yazdıklarım bana düşman,kalemim elime batan bir bıçak, kağıtlar başkalarını bekliyor sanki. Nesneler değil de, ben mi başkasını bekliyorum, bilemiyorum.
Arkama bakıyorum, Başkasına attığım yumruklar, başkalarına yazdığım sözler, birbirini kovalayan kelimeler her dönüşümde biraz daha sert geliyor yüzüme, aynı bedende enseme düşman gibi nefesimi üflüyorum. Yoksa bu beden benim değil mi ?, bilemiyorum.
Boş zamanlarımda toprağı eşeliyorum, biraz daha kazsam sana tekrar ulaşacağım sanki. Sert bir şeye takılıyor kazmam, heyecanlanıyorum. Binlerce ölünün yıllarıyla taş olmuş toprak, ben sana kavuşamıyorum.
Boş zamanlarımda toprağı eşeliyorum, biraz daha kazsam sana tekrar ulaşacağım sanki. Sert bir şeye takılıyor kazmam, heyecanlanıyorum. Binlerce ölünün yıllarıyla taş olmuş toprak, ben sana kavuşamıyorum.
Boş zamanlarımda toprağı eşeliyorum, biraz daha kazsam sana tekrar ulaşacağım sanki. Sert bir şeye takılıyor kazmam, heyecanlanıyorum. Binlerce ölünün yıllarıyla taş olmuş toprak, ben sana kavuşamıyorum.
Boş zamanlarımda toprağı eşeliyorum, biraz daha kazsam sana tekrar ulaşacağım sanki. Sert bir şeye takılıyor kazmam, heyecanlanıyorum. Binlerce ölünün yıllarıyla taş olmuş toprak, ben sana kavuşamıyorum.
Kayıt Tarihi : 7.3.2018 13:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yunus Emre Ehliz](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/03/07/oluye-mektuplar.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!