Gerçek değil belki öldüğün
Ölümcül bir gülle rastlantılı ölümün
Bilmem hangi felekteydi, kiminleydi ecel
Kalbinle tükenen son damla kanlı hal
Duydu da öksüz, bin sitem dolu har
Gök devrildi
Acel tecel yetişti rüstemden önce zal.
Soruyor ruhuma kendi canımdan:
Ne olmak, ne olmamak?
- mor cisimlerden sıyrılmış kıpkızıl şafak -
”Heyülası tükenmişse yıldızların ey hüzün
Sana susmak da konuşmak da haram!
Yalnız ve yalnız
Çıkıp gitmen gerek ölümcül yanımdan.”
Cümle alemin sustuğu
Yalnız ölümlerin konuştuğu hitamı
Kim seriyor alnına ey mor şafaklar düşü
Yeri-göğü yaşartan ey yağmur feveranı
Ve künbetli topraklar ülkesinde mahfuz ölü! ..
Nasıl sıkıyor ki seni bu dört duvar toprak
Meğer ana gibi kollarını yana açarak
Şefkatle bassın da bağrına çok özlemiş olarak;
Çıkan ruhumdur közden sanki nar gibi mızrak
Geri veriyor emaneti melekülmevt
Alemlere efser bu ruh ve nefesi tutarak;
Nasıl adem için vurduysa kabzasını üç kez
Bulunmaz ecramını kucaklayacak birbaşka menfez
-Ahir sende sükun bulsun emanetin ey toprak!
Bende neyin kaldıysa al, yazgımı bırak.
Kayıt Tarihi : 29.1.2007 00:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bende neyin kaldıysa al, yazgımı bırak.' Tebrikler, sevgilerimle.
-Ahir sende sükun bulsun emanetin ey toprak!
Bende neyin kaldıysa al, yazgımı bırak.
selamlar..
TÜM YORUMLAR (2)