Abanoz tabutumda bir kadavrayken açıldı gözkapaklarım. Gırtlağımdan
Fırlattığım çığlıkla kefenimi yırtmak, kefenimden çırılçıplak soyunup bir
Zombi kisvesiyle hortlamak istiyordum kabrimden(peki ölmüş müydüm? Tabuta Gömüldüğüme göre ölmüştüm de; solucanların kemirdiği gözkapaklarım toprağın derinliğinde demirden kepengini neden kaldırmıştı? ve toprağın ciğerinde oksijensiz nefes alıyordum da nasıl? Ve varlıkla yokluk arasında kazılan bir mezarlığa çırılçıplak gömülmek miydi ölmek? Ve kefeninden boşanarak zincirlere vurulup tabutunu kırmak mıydı dirilmek? derken mezarlıkta Kazma kürek sesleri abanoz tabutuma çarpınca; tabutun kapağını gıcırtıyla açınca; kelepçeli gardiyanlar zincirlere vurup beni; darağcında asmaya götürüyordu idamlık mahpus gibi; mezarlıkta gömülüyken darağcına iltica ne kadar da saçma dedim (ama zamanın akışı tersine işliyordu yani gelecekten geçmişe sıçrayan bir kurguyla akıyordu zaman)
dedim ama yanılmıştım belli;
o gotik mezarlıktan ayaklanan iskeletim,
gardiyan makamında darağcına giderken; iskelette
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta