Kardan bir elbise geçer başımdan üzerime
Parmak uçlarımla yetinmez soğuk
Damarlarıma kadar donar adeta
Kalbim durur kesilen nefesime nazik bir eşlik etmeyle
Çığlıklarım duyulmaz feryat figan yakınmak nafile
Dört yanımı sarmış çoktan alevli bir duvar
Ani gelen ölüm koparacak beni bu hayattan
Kaçış yolu bulunmaz etrafta zehirli duman
Baş dönmesi değil bu yıldız kaymasıda
Ayaklarımı yerden kesen mutluluk değil mesela
Kim bilir kaç çaresiz ses haykırır enkaz altından
Kim bilir kaç çocuk annesiz, kaç anne yavrusuz kalır
Sahilinden kim bilir kaç şair ilham almıştı
Birçok yarayı zaten içinde barındırmıştı İstanbul
Gökyüzünde süzülen bir kuşun konuşu değil bu
Bir meteor düşüşü gibiydi birçok canı hayattan alan
Herkesin içine yerleşmiş endişe
Etrafta her yüzün yarısını kaplamış beyaz perde
Bir hırsızı andırır nefesinden kaçak girişleri
Dünya'yı sarmış milyonlarca ölümü getirdiği sessizliği
Uyku haram bilinir gece gündüzle bütünleşir
Kaç yiğit ölüme razı vatanı uğruna?
Gözler ağırlaşır adımlar inatla artar durmaksızın
Toprak soğuk kollarını şehidin üzerine sarar
Azrailin mesaisi hiç bitmez şu zamanda
Ne gecesi vardır ne gündüzü
Duygusuzdur kalp yerine sayısız ruh taşır
Bakmaz masumun gözyaşına, bakmaz şehitten dökülen kanlara
Ölüm yolcuları taşır farklı duraklarda
Sessiz bir yolcu gemisinde toplanır ruhlar
Yanmış, ezilmiş, donmuş hep yaralı insanlar
Hep yarım bırakılmış bitmeye hasret hayatlar.
Emine Gezer
Kayıt Tarihi : 14.3.2020 14:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (3)