Yalanlarıyla, gaddarlıklarıyla, yaşamı çiğniyenlerin
Yüreğine kötülük işleyenlerin
Bitmeyen, tükenmeyen
Mertliği olmayanların
Hırsıdır
Sömürenlerin dünyasıda bendeki olan soğuk ölüm
Bırakaın güneş ışığını! Mum ışığına bile tahammül
Hoşgörü
Müsamaha
Göstermeyen yerde
Eşitsizlik
Zulmü
Korku
Karlı, yağmurlu günlerin
Donu
Boranı
Hakları gasp edilmişlerin
Çığlığı
Ahı
Mağdurlarlaradan kalan
Derin yaralaraların izidir
İçimde
Pek kimse bilmez
Ufkuta ki yoğunlaşan şafağı
Yalnız başına dört gözle bekleyen ben olduğumu
Ben, şu yarım dünyada Fırat'ın, Dicle'nin debisi
Aras'ın soğuk suları
Ceyhan'ın çavlayışı
Munzur'da
Dağ lâleleri
Toprakta oluşan bereket
Sarı buğday başkalarında sallanan her tohumum
Benim en ötede masmavi göl, derin bir deniz
Benim en yükseklerde
Bulut kümesi
Anadolu'da
Özgürlük
Hüzün
Tank-top
Mitraliyöz atışlarıyla
Toz, dumana bürümüş
Sümük-salya
Ağlayan
Çocukların gözyaşı
Benim kıran kırana çoğalan
Yoksulluk
Dili kaçak
İsmi yasak
Zulmün bataklığında
Her gün dahada
Kalbi
Kor ateş olan
Akıl, sır ermeyen
Zindanlarda, düşünce tutsağı olan her Kürdüm
Kör olası zalimlerin, yönettiği bu dünyada
Ateş çemberinde
Yanan
Çile
Dert
Kederle boğuşanım
Umarım
Bu ölümünün son gecesi olur
Mıhları çoktan çürümüş olan, şu bozuk düzende
Mehmet Çobanoğlu
05.12.2019
İstanbul
Kayıt Tarihi : 5.12.2019 20:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!