Feryatların çınlamasıyla uyandım yatağımdan, sessiz adımlarla kapıya doğru yönelirken;
Kapının arkasındaki sırları öğrenmekten feryatları duymaktan kaçar gibiydi;
Olan biteni anlamak için bir köşede oturdum.
Dört duvar köşesini saran sevdiğim, sevmediğim herkes ordaydı!
Yerde yatan cansız bir beden üzerinde ise beyaz bir örtü;
Annemi dilindeki feryat! Yüreğime saplanan hançerdi sanki!
Babam ağıtlara karışmış gözyaşlarıyla göğsüne vururken, kardeşlerimin ise isyanları,
Kor ateş gibi düştü yüreğime Daha fazla dayanmadı yüreğim olanlara!
Düşünmekten yorulmuş ve korkar oldum, kendimi toparlayıp, koştum herkese.
Anneme, seslendim duymadı, doğruya içindeki acıdandır dedim.
Kardeşlerime sormak istesem de soramadım, kendilerinden vazgeçmişlerdi
Hasretim geldi aklıma yanına koştum ona da soramadım dünden beri küskünüz;
En iyisi babam o bana kıssada kolay, kolay küsemez! Onun en merhametli evladıyım.
—Bari sen anlat babam kimse beni duymuyor neler oluyor?
Ben soru sormaktan onlarda susmaktan yorulmuştu sanki!
Can dostum tomurcuk oradaydı, her şeyi anlatır sandım ki! Her kez gibi oda duymadı.
Boynumu büktüm tekrar çekildim bir köşeye, Allah’ım sen yardım et bir kusur mu işledim?
Kalabalığın ortasında yapayalnızdım. Yüzüme vuran sonsuz ışıklarla yönelen;
Sorgu melekleriyle gözleri dolu Azrail yanıma yaklaştı.
Yöneldi melekler cansız bedene yüzüme bakarak, beyaz örtüyü yavaşça kaldırdılar.
Ne çare bir çare uzanan bu cansız bedene! Haykırışlarımı duyurmak için bağırdım durdum.
—Ben daha kaç yaşındayım ki, hayatın baharındayken?
Ta ki o sese kadar
—Rabbimin emridir isyankâr olma!
İnanmak kolay mıydı? İnanmak ve sonsuzluğa yol almak;
Verdiğim birçok söz var daha sevdiğime dostlarıma ve sizlere;
O kadar yalvarışa, haykırışa rağmen ne gören nede duyan olmuştu.
Çaresizce çöktüm dizlerimin üzerine hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde başladım söylenmeye,
—Yalan dünya fani dünya ben ne yaptım sana!
Batmasını istemediğim güneşim artık hiç doğmayacak!
Kırdığım gönüllerin kazanmak için zaman olmayacak artık.
Azrail yanı başımda duruyordu. Onun içinde zor olduğunu anladım;
Gençliğime bakmıyordu ölüm zaman şaşmıyordu Azrail’e sordum.
—Olan biteni görmeye demi vakit yok!
—Bekle ve gör olan biteni ta ki onlar başucunda seni rahat bırakana kadar!
Uslu bir çocuk gibi, sessizce seyretmeye başladım.
Önce yıkandım musalla taşımda Rabbimin sevgili kulları arasında,
Günahlarımdan arınmış gibi sarıldım beyaz kefenime,
Konuldum kara tabutuma sarıldım al yazmalarıma ibret veren bir sahne aldı tüm gözleri.
İsyankârlık derman bırakmamıştı sevdiklerimde, titrek eller tuttu kürekleri,
Gözyaşlarıyla suladılar kara toprağımı yaşanan her saniye, uzaklaştırdı beni sevdiklerimden.
Ettikleri isyan, yaktı canımı sevdiklerimin gözyaşları karıştı yağmurlara.
Pişmanlık duymak için geç kalmadık mı hepimiz? Diye sorsa dilim,
Kim sesimi duyar da cevap verir diki? Nede olsa bu unutulmayacak mıydı pişmanlıklarda?
Böylece her kez hakkını helal etti ve görevlerini yerine getiren her kez,
Evlerine geri döndü sevdikleriyle bu acı günü paylaştılar.
Böylece bir hayatta bu şekilde rabbimin rahmetine kavuştu.
Aradan haftalar, aylar geçti her gün ziyaretime gelenler gelmez oldu.
Dostlarım bile ismimi anmaktan bile aciz kalmıştı Ya asla sensiz olmaz diyen hasretim.
Sevdiğini sandığım mezar taşıma, haftada, ayda sonrada sonrası hiç olmadı ki!
Ta o güne kadar! Senelerden sonra mezarımın başına bir kız çocuğuyla geldi.
—Kim bu neden geldik baba sorusuna!
—Bir zamanlar bir dost vardı onu ziyarete geldik kızım,
Fatiha okudu arkasına bakmadan gitti oda unutmuştu, sadece uzaklarda bir dosttum artık,
Toprağım çoktan soğumuş ve ben çoktan unutulmuştum.
Annem her gün fotoğrafıma bakıp tekrar o günleri hatırlardı unutmak istemezcesine,
Babam nerde genç kız bir görse bakmakla kalır sonra boynu bükük yoluna devam edermiş.
Kardeşlerim içlerine atıp aileme destek olmanın çabasındaydı.
Tomurcuk ise bir dost bile edinmeyip bulduğu her fırsatta uğrayıp bir fatiha okuyup,
Sonrada olan bitenleri anlatıp mezarımda saatlerce ağlardı seni çok özledim gülüm
Dost dediklerimi yerden yere vurmak istercesine yaşadıklarımı yaşattıkları acıları düşünüp
Bana İçten içe kızardı; Beni gerçekten anlayan tek sırlarımı bilendi;
Seni ve mezarıma gelen herkesi görüyorum.
VE TÜM GÜZELLİKLERİN SİZLERLE OLMASINI DİLİYORUM GERÇEK DÜNYADA
Üzülme TOMURCUK vicdanın rahat gönlün hoş olsun.
Ailem önce Allah’a sonrada sana emanet unutma! Git ve şimdi mutlu ol.
ARTIK HUZURLUYUM BU YALAN HAYAT HİKÂYEM DE BURADA BİTTİ!
VE BEN ŞİMDİ TOPRAĞIMDA GÜNAHLARIMLA SEVAPLARIMLA RABBİMİN KARŞISINA ÇIKACAĞIM GÜNÜ BEKLİYORUM.
Kayıt Tarihi : 14.1.2006 03:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hatırlattığın için sağol...
Yorum yok.
TÜM YORUMLAR (3)