.....Ölümü Tefekkür Şiiri - Mehmet Nalbant

Mehmet Nalbant
128

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

.....Ölümü Tefekkür

Gafletle geçer durur hayatın bir bölümü
Yaş kemale varınca hatırlarız ölümü

Ölümün adı değil insanları korkutan
Ölmenin korkusudur telaşıdır ürküten

Eğer öyle olsaydı uyur muydu hiç beşer
Her uyku ölüm gibi sanal bir mezar eşer

Yüce Mevla dağıtmış ömür sermayesini
Kimine çok kimine, az vermiş payesini

Sanma ki bedavadır sana verilen ömür
İster ihlasla tüket istersen köklü sömür

Hiçbir fani bilemez kabre giden zamanı
yolu Tevhid olanın tek yüküdür imanı

Ölüm’ü tefekkürle ruhun ferahı artar
Takva ehli olanlar amel yükünü tartar

Nefis en büyük düşman kolay değildir ezmek
Onu yenmenin yolu kabristanları gezmek

Kimine göre dünya üzerine tapulu
Akl-ı selim olana bu alem çift kapılı

Kazanan kazanmayan hepsi kuburda yatar
Toprağa hükmedeni akıbet toprak yutar

Mehmet Nalbant
Kayıt Tarihi : 24.8.2009 14:36:00

Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Vehbiye Yersel
    Vehbiye Yersel

    kaleminiz daim olsun..tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Dertli Yürek
    Dertli Yürek

    Hocam, dusundurucu ve guzel sozler, bir gonulden bin gonullere ikrar eder gibi... kaleminiz dâim olsun.

    Cevap Yaz
  • Mikdati Bal
    Mikdati Bal

    Ölüm (rüya)

    Korkardım karanlıktan, küçüklüğümden beri
    Canım çok sıkılırdı, hiç sevmezdim dar yeri.

    Hele karanlıklardan, feryat eder kaçardım
    Odamda sabaha dek, lampaları açardım.

    Daha sonra öğrendim, bu bir hastalık imiş
    Böyle bir hastalığa, bir çoğu malik imiş.

    İster kork ister korkma, dar yere gireceksin
    Hayatın hesabını, orada vereceksin.

    Geçen gün yatmış idim, yarı gece uyandım
    Meğer bir rüya imiş, uyandığımı sandım.

    Evin pençeresinde, biri uğraşıyordu
    Bana işaret etti, aç şu camı diyordu.

    Ses soluğum kesildi, tüylerim diken diken
    Hırsız içeri girmiş, ben bu ahvalde iken.

    Onu kovmak istedim, boğazıma sarıldı
    O anda bir hal oldu, ruh bedenden ayrıld.

    Yüksek bir yere çıktım, cesetim yerde kaldı
    Çoluk çocuk aniden, yattığım yere daldı

    Bir baktım ailece, ağlayıp duruyorlar
    Nefes alayım diye, göğsüme vuruyorlar.

    Onlara bağırmışım, Kimse beni duymadı
    Dediler ergen ölmüş, hayatına doymadı.

    Sarıp sarmalamışlar, uzunca bir tabuta
    Akraba çoluk çocuk, ağlıyorlar kapıda.

    Tabuta konulunca, ruhum cesete döndü
    Öyle karanlık yer ki; bütün ışıklar söndü.

    Çevremdeki herkesin, sesini duyuyordum
    Karanlıktaydım lakin, onları görüyordum.

    Biri demiş zavallı, “zamansız ölüverdi”
    “Halbuki yapacak, çok daha işleri vardı”

    Gerçekten de, çok işim artık yarım kalmıştı
    Oğlum evlenmemişti,bir yuva kurmamıştı

    Alacak verecekler, yapılacak iş çoktu
    Bunları halletmeye, artık imkanım yoktu.

    Yeni keredi almıştım, bir firma kuracaktım
    Dostlarıma iş verip, başında duracaktım

    Evin döşemeleri, bu yıl değişecekti
    Koltuk sipariş verdim, bu hafta gelecekti.

    Aniden bir ses duydum, o sesle çok irkildim
    “Geçti artık” diyordu, ben de gerçeği bildim.

    Keşke geçmez olsaydı, içimden söylemişim
    O uğursuz hırsıza, beddua eylemişim

    Böyle düşünmekteyken, cenazemi kıldılar
    Bir kaç kişi kaldırıp, omuzlara aldılar.

    Yolda giderken onlar, aleyhimde konuşur
    Mevzubahis oluyor, işlediğim her kusur.

    Kimisi diğerini, yemeğe davet eder
    Akşama buluşalım, gel bizde yiyelim der.

    Yolculuk kısa sürdü, mezarlığa geldiler
    Beni omuzlayanlar,orada çömeldiler.

    Aniden bir çukurun, içne bıraktılar
    Üzerimi tahtayla, iyice kapattılar.

    Avazım çıktığınca, bağırmak istiyordum
    Ne oldu bana böyle, nereye gidiyordum.

    Bir baktım üzerime, taş toprak atıyorlar
    Benim naciz tenimi, toprağa katıyorlar.

    Bunlar hepsi akrabam,hepsi arkadaşlarım
    Bunları düşündükçe, yalvarmaya başlarım.

    Derim ki Ya Rab beni dirilt geri gideyim
    Gerektiği şekilde, sana kulluk edeyim.

    Bir fırsat daha yok mu,iyi bir kul olayım
    Beni dünyaya gönder,ordan ışık alayım.

    Önceden duyduğum ses, aynı şeyi tekrarlar
    “Geçti artık” yalvarma, son buldu yalvarmalar.

    Öyle bir nedametle, benliğim sarsılmıştı
    Aniden mezarımdan, bir kapı açılmıştı.

    İki heybetli melek, bana yaklaşıyordu
    Korkumdan fırlamışım, başım tahtaya vurdu.

    Darbe çok şiddetliydi, orada bayılmışım
    Meğer bayılmak değil, baygındım ayılmışım.

    Gözlerimi açınca, odamda yataktaydım
    Ancak, öyle bir halde, dünyadan uzaktaydım.

    Allaha şükür ettim, artık gerçeği gördüm
    Şükür Elhamdülillah, peşisıra diyordum.

    Ömür bir ganimettir,kıymeti bilinmeli
    Bu yazdığım şiirden, ibretler alınmalı.

    Mikdat der ölüm er geç, bizi gelip bulacak
    Ölümü unutanlar,bir gün pişman olacak.

    Mikdat Bal

    Cevap Yaz
  • Zeynep Nilgün Gökçeöz
    Zeynep Nilgün Gökçeöz

    Bir kere okumaya başlayınca bir daha bir daha okumak istiyor insan..Unuttuğumuz yalan dünyanın gerçeği....

    Kazanan kazanmayan hepsi burada yatar...Tüm çıplaklığı ile anadan üryan.....

    O ince çizgide yürüdüm sanki bir an....

    Sevgi ve saygımla Şair ağam.

    Cevap Yaz
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan

    Ölüm gerçek.Ondan kaçış yok.Vakti saati gelince susuş var,son susuş.
    Çünkü:
    ''Her canlı ölümü tadacaktır.''
    Buyuruluyor..

    As'lolan güzel yaşamak..Etkili izler bırakarak terk etmek bu evreni..
    Şiir yeniden düşünmeye davet ediyor okurları..
    Her dizeyi bir defa değil,defalarca okumak gerekiyor.
    Şiiri çok beğendim.
    Payıma düşenleri alarak ayrılıyorum sayfadan.
    Dost Nalbant'ı saygımla selamlayarak...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Mehmet Nalbant