tırnaklarım yoruldu kazımaktan
soluğu kesildi gölgemin
soru soracak gücü yok küllerin
artık ne bir şahin tüyü
ne de bir yaprak damarı avutabilir rüzgardan arta kalanı
yer’e çakılan bir kuş sürüsü gibi
dağıldı çocuğun bilyaları
ellerimizde yağmurun nevmit ıslaklığı
geceye dağılan gözbağları
kor bir sözcük bırakıyor sesimde
suyun hünerine gebe rahmin
üzerine toprak örtülen ikiz unutkanlığı
yaşamak neden böylesine ağırdı
bilmem ki daha kaç yılan kendi dilini ısıracak
nasırlı elleriyle hayat
kaç ölüm inzivasında daha yanıma varacaktı
oysa yatacak yer yok bana
oysa mutat acıların insanı
yani bir sinek cesedinde ölümü kavrayamayanlar
aşkı pıhtılaştıranlar yani
mevtai sessizlik çökünce geceye
oyundan çekildikleri için
suya hep hasret kalacak dudaklarıyla
basmıyorlar mı toprağa
sabun kokan elleriyle
irinsi sözler ederek ağlatmıyorlar mı ayı
sabır, sabır, sabır sağaltacaktır
akşama kalmaz gelir babam
saçlarının tozuyla
suyun cezrinde
lahit bir elbise içinde
tutar bileklerimden
sazları kımıldatan rüzgarlar eser ellerimden o zaman
tozdan dumandan okunmaz olur ferman
kaosu salık verir sesi çanın
kanı mora bürünür gözleri kül rengi ceylanın
küldür, her şey gibi bitirerek yeniden başlattığım
Kayıt Tarihi : 29.6.2006 05:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!