Ölümsüzlüğün Şehre Kaçışı

Ölümsüzlüğün Şehre Kaçışı

Ne kurtuluş, ne kaçış, ne de dönüş geriye,
Sensizlik bir sır gibi sokuldu içeriye
Çözmek için bu sırrı, cinayete karıştım
Anıları katledip mezarınla tanıştım
Fakat mermerler soğuk, yazılar kara leke
Buzlaşan hayallerle donuklaşan bu ülke;
Zihnimin doğurduğu hastalıklı bir mevhum
Bulanarak sislere önüme düşer ruhum.

Büyülü bir el gelir, çekip çıkarır beni
Gömerek karanlığa bu hüzün iklimini.
Bir tarihin görerek tekrar uyanışını,
Gerilerde bıraktım umutsuzluk kışını.
Bir şehir yükseliyor ufka baktığım yerden,
Bu ölüm uykusundan uyanıyorum birden;
Soluğunu üfleyip göklerin damarına
Bu şehir çağırıyor anılar diyarına…
Toparlayıp gönlümün eriyen arzusunu,
Almaya gidiyorum özlemin kokusunu.

İstanbul! Senindir bu sürgün çektiren damar,
Kalemimde kelepçe, ruhumda prangalar;
Sürgünün gözesinden akıp da mevsimine
Çilenin mutluluğa kanat gerdiği güne;
Doyumsuz bir arzuyla süzülüp geleceğim
Efkarın surlarını sızarak deleceğim
Sızıp sızıp Boğaz’a Üsküdar sahilinden
Bir şiir yazacağım anıların dilinden.
Kandilli ufukları! Sitemkâr durma öyle
Dört yılımla yazdığım şarkıları sen söyle.
Boğazın sularında yüzdürdüğüm gri düş:
İşte budur hasreti gömdüğüm geri dönüş.

İstanbul şehir değil, zindanların en hürü,
Çözülmemiş esrarı: “ Mutluluğun mühürü”.
Onun içinde olmak kaçış demek yarından,
Uzağında kalmaksa ölüler diyarından;
Açılıp bir gemiyle yitik okyanuslara,
Şakağını oydurmak bitmeyen kabuslara.
Bundandır sana doğru sızıp gelmek arzusu,
Bundandır, uykularım; bir diriliş uykusu.

Hasretin buzlar gibi yaksa da her ânımı,
Ümidim kucaklıyor donuk daüssılamı
Son bulsa da bu vade son kez ermeden sana,
Ruhumun kanatları çırpınarak semana;
Ulu bir şerefene konmak için çarpacak,
Ve bir ezan sesiyle yeniden kaybolacak.

Halit Pürmelal
Kayıt Tarihi : 16.12.2006 21:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Halit Pürmelal