Biçkisi teğelinden öte gidemeyen yaşamlar vardı
Dar karanlık sokak aralarında
Küf kokularına iğreti yapışan dudak aralarından
Nefes toplarlardı
Bedeli bedeninde moraran
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
http://www.fotokritik.com/1670092?pgNb=
İzniniz lütfen.
Yoksa silinecektir.
Saygı öncelikli sevgiler.
Fitzgerald 'The crack up' isimli metinde şöyle demekte:
Kara delik/ beyaz duvar olarak adlandırılabilecek bir sosyal sistem vardır.
Düşünsel ve yazınsal sistem, beyaz bir duvarın üzerinde yoğunlaştırıp içe çeken karadeliklerin peşinde.
Yüzler yaratmak ihtiyacı, insan prototipleri çalışması roman ve çağdaş tiyatronun başlangıcına tekabül ediyor en çok
William Shakespeare ve Balzac'ın bugünkü yüzlerin bir çoğunun temel çizgilerini koyduğunu düşünüyorum.
Kibar fahişelerin ihtişam ve sefaletinden-balcac romanı- önce bu konuda ne denli sosyolojik karakter tahlili vardı ki acaba?
Yüzler var.. Yüzlerin oluşumu, karakter portreleri belirginleşiyor bizi bugüne getiren yaşam ve uygarlık anlayışı doğrutusunda
Yüzleri bu kadar tanınır olmaktan kurtarmak mı gerekiyor.
Tasniflere sıkışıp kalmış, tanımlanmış bir uygarlık olmamak için
Şen şakrak salınışları ağı tüterdi
Tık nefeslerin üç kuruş ederine
çirkinlikler bu kadar güzel anlatılır
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta