Bir telefonla başlayan aşk Şara’yı yollara düşürmüştü. Gidiyordu… Nereye, ne için, kim için gidiyordu? Bunu oda bilmiyordu. Yüreğinin götürdüğü yerin efsanevi bir aşkın yaşandığı yer olacağını nerden bilecekti.
Hiç uyumamıştı otobüste, bitkindi ama heyecanlı. Uykusuzdu gözlerini kapatmamak için tutuyordu kendini. Güzel bir Doğu Anadolu şehrine ayak basmıştı. Ve o sese yaklaştığının farkındaydı. Dolmuşun hareket saati gelinceye kadar bakındı etrafına… Yabancıydı bu yere… Suskundu ve yorgun…
Tiz bir ses yükseldi…
“Hozat yolcuları kalmasın…”
Bir anda irkildi Şara… Ve oturdu bulduğu ilk boş koltuğa. Hareket ettiklerinde önce dolmuşun içindekileri süzdü. İnsanları dinliyordu. Çantasından defterini çıkarıp yazmaya başladı. Yazdı yazdı… Kafasını kaldırdığında büyük bir su birikintisi gördü, balıkçı tekneleri, kuş çığlıkları… Şaşkındı, burası Keban Barajı olmalıydı. Feribot kalkmak üzereydi. Karşıya geçilecek ve yola devam edilecekti. Dolmuş feribotun üzerindeydi. İnsanların tuhaf bakışlarından rahatsız olmuştu, hava soğuktu. Doğayla baş başa kalmak onu rahatlatacak, bu havayı teneffüs etmek belki uykusunu açacaktı. Çıktı dışarıya, köpük köpük dalgalara doğru salladı uzun hırçın saçlarını. Kıyıya yaklaşmıştı feribot, hareket saati gelmişti. Huzurluydu, sessizce oturdu koltuğuna, başını cama yasladı, gözlerini kapattı, derin bir uykuya daldı.
Uyandığında hava kararmıştı. Camdan dışarı baktı. Yollar çamur, etraf kar kütleleriyle doluydu.”Benim bu soğuk, bu çirkin yerde ne işim var? ”dedi kendi kendine. Yine aynı tiz ses yükseldi:
“son durak Hozat…”
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
baştan sona okudum her helimesinden haz aldım güzel türkceyle işlenmiş motifler arasında kendimi buldum yüreğine saglık kutlarım
salim erben
çok güzel
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta