Gök yarılmış gazabıyla iniyor üstüme
Dışarıda yağmur,İçimde yokluk acısı...
Yüreğim sana rehin,ruhum boynu bükük bir çocuk...
Firar ettim artık kendime
Harf olup düşüyorum imlasız cümlelere..
Kelamım artık alfabesizliğe mahkum
Nasıl anlatacağım bilmiyorum ki
Ayrılığın kasırga olmuş depremlerini
Özlemin meltem esintisini
Kan gibi akan gözyaşımdan derin bir kuyu olmuş yüreğimi
Karanlık gecelerde ölüme meyleten gözlerimi
Nasıl anlatayım bilmem ki
Oysa; Kentlerimiz arasındaki uzaklığı yakın eden birbirimize özlemimizdi
Anlamsız sözleri lugatlardan atan ağlaşarak dudaklarımızda aşkla kutsayan bizdik
Şimdi herşey çetrefilli zamanların suskun halinde tutuklu
Aşk kelamlarını nasıl bir sandığa kilitledik ki sözler dile gelmez oldu
Ben susuyorum.
Sen susuyorsun
Biz susuyoruz
Susmadan yürümek varken sevdaya özlemin en koyu deminde
Şimdi suç üstü yakalanmış çocuk masumluğundayım
Bütün adresleri ezberimden yitirdim..
Cümleleri öksüz bırakıp,sözleri bitirdim
Nefesinde nefeslenip sevdana hizalamışken bütün harfleri.
Sevdana kavuşup susturmalıydım bütün dil altı hasretlerini.
Bir mum alevinde gözlerinin ışığını sürüp yüreğimin aşk sayfalarına.
Yüreğini yüreğime kapatıp aşkı sende yeniden yazdım..
Maviye hasret özlem bulutlarını yüreğinin kıyısına tek tek işleyip
Ve ben bir yapraktan damla damla gözlerine doldum
Dünü bugünü
Hüznü,kederi
Baharı güzü senin gözlerinde unutup.
Acıyı sancıyı karanlığı senin özleminde kurutup.
Büyüdüm aşkla yüreğinin kıyısında
Senin gözlerinin içinde hayatı senle yeniden yaşadım
Ölüme inat.
Kayıt Tarihi : 13.10.2010 22:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikaye yok
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!