Üçüncü şiir kitabım da, teması ölüm olan bir şiirle bitiyor. Öykü bu ya: Hz. Ömer, halifeyken bir adamı her sabah kapısına gelip “Ölüm var, ya Ömer, Ölüm var! ” diyer bağırmak üzere görevlendirilmiş. Adam her gün sabah gelip bağırır, Hz. Ömer de çıkıp kendisine bir altın verip yollarmış. Bu durum karşısında etrafındakiler, halifeye bu işin açıklamasını yapmasını istediklerini ve verdiği paranın da çok olduğunu belirtmişler. Hz. Ömer, bu kişinin görevinin önemli olduğunu, birhalife olarak kararlarının bütüm İslam alemini, hatta bütün Dünyayı etkileyeceğini, bu kişinin her sabah kendisine ölümü hatırlatarak gün içinde alacağı kararların isabeti için yaptığı uyarının ehemmiyetini anlatmış. Bir süre sonra da adama son kez ödeme yapıp işten çıkarmış. Bunun nedenini soranlara da: “Bir sabah sakalımda ak bir tel gördüm. Sakalda bu aklar artıkça, her sabah o sözü kendi kendime hatırlayacağım. Artık onun ayrıca hatırlatmasına gerek kalmadı.” demiş.
Bu öykünün bir versiyonununu yıllardır şöyle bilirim: Hz. Ömer’in her sabah kendisine “Ya Ömer! Ölüm senin için yeterli bir ibrettir.” yazısını okuduğunu.
Günlük koşuşturmalarımızın, hırslarımızın, telaşlarımızın arasına hep yapamasak ta, bazen “ölümü düşünme”yi koyabilirsek daha mutlu bir ortamı hep beraber yaratabiliriz belki de.
Evet, bence de doğru: “Ölüm, bizim için yeterli bir ibret” olmalı.
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiç bir otobüs durağı kalmasın
Biz yürüyelim kent güzelleşsin
gürültüsüz sözcükler bulalım
yeni sevinçlere benzeyen
Ölüm bir başlangıç. Aslolan başlangıç...
Seviyorum böyle sorgulamaları.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta