Ölüm Vadisinde Hayal ve Gerçek

Ahmet Pekiyi
115

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Ölüm Vadisinde Hayal ve Gerçek

Dün gece bir rüya gördüm anne...
Doğanın yemyeşil bitkilerle süslenmiş olduğu,
Binaların rengârenk ve düzenli göründüğü,
Sokaklarından son model arabaların geçtiği,
İnsanların huzurla işlerine gidip geldikleri,
Çocukların sevgi, şefkat ve saygıdan başka bir şey görmediği,
Çok ama çok güzel bir şehirdeydim rüyamda, anne.

Ne umutlar ve hayallerle gezindim bu şehrin sokaklarını bir bilsen.
Hoşgörü ve sevgi dolu çocuklar arasında coşkuyla oynadım.
Doyasıya dolaştım bu güzel şehri, o tatlı rüya boyunca.
Birkaç dakikalık zaman gibi geldi, bu şehirde geçirdiğim bir gün, bana.
Kanamadım, hayallerimin şehrine benzeyen bu şehre anne, kanamadım.
Çünkü zihnime kazınmış,
Asla ama asla silinmeyecek hatıralar taşımaktaydım.

Biliyor musun anne?
Rüyamda tam bu şehrin,
İnsanların gezip rahatlamaları amacıyla yapılmış,
O harika sahil parkına gezmeye giderken,
Çok şiddetli bir patlamayla uyandım.
Bir an için kendimi cehennemin alevleri içinde sandım.
Ama yanıldığımın farkına kısa bir zaman içinde vardım.
Burası ne rüyada görmüş olduğum güzel şehir,
Ne de cehennemdi.
Burası zalim insanlarca düzeni bozulmuş,
Yaşamak için cansız varlık olmayı gerektiren bir yerdi.
Burası Filistin’di anne Filistin’di.

Bilsen sabaha kadar kaç defa yorganıma sarılıp,
Saatlerce uyumayı bekledim.
Rüyamdaki o güzel şehre dönebilmek için.
Ama olmadı anne.
Dönemedim o şehre,
Göremedim rüyayı yeniden.
Çünkü kursağıma gerçeklerin soğukluğu bir şeyler tıkadı anne.
Ve gözlerimi kapatıp varamadım o muhteşem beldeye.

Anneciğim söyler misin bana?
Ülkemin sokaklarından bir gün kanlara bulanıp,
Yere serilmiş bir kardeşimi görmeden geçebilecek miyim?
Geceleri görmüş olduğum tatlı rüyalardan,
Zalim insanların zalim düşüncelerinden fırlayan,
Kurşun ve bomba sesleriyle değil
Senin dudaklarının kondurduğu,
Dünyalar kadar değerli buseyle uyanabilecek miyim?
Dün televizyonda belgeselini izlediğimiz İngiliz çocuk gibi,
Sokakta gönlümün istediğince bisiklet sürüp,
Hiçbir korku ve ürperme hissetmeden,
Okuluma gidecek ve insanlığa hizmet yolunda ilerleyebilecek miyim?
Ailemle birlikte hürce parklarda piknik yapabilecek miyim?
Söyler misin anacığım?
Ellerimde taşımaktan utandığım,
Şu iğrenç sapanlardan kurtulabilecek miyim, bir gün?
Kendilerine gül uzatmak istediğim insanlar,
Bana silah doğrultmaktan vazgeçecek mi?

Yoksa anne, yoksa bu hayat hep böyle mi sürecek?
Sokakları hep sinsi bir kurşunun,
Beni yere serebileceği korkusuyla mı dolaşacağım?
Bütün insanlar için iyilik düşünerek,
Bütün çocukları sevgiyle kucaklama hayalleriyle,
Kendimi kollarına bıraktığım uykulardan,
Hep silahların insafsız sesleriyle mi uyanacağım?

Anneciğim, ölümle bu kadar samimi dost olmuş,
Ölüme kollarını bu denli yürekten açmış,
Bizim çektiklerimizi çekenden başka çocuk yoktur dünyada inan.
İnan ki, bizim çektiklerimizi çekenler,
Ölüme koşar adımlarla gider.
Çünkü her gün aynı cefalı ölümü,
Tekrar tekrar yaşamayı hiç kimse istemez anne.

Bazen düşünüyorum da anne,
Şu kendini medeni sayan batılı tipler var ya?
İşte onlar, kulübelerinde yatan evcil hayvanlarla ne kadar da ilgileniyor.
Ben seninle kendi ülkemde bir parkı dolaşamazken,
Onlar kendi ülkelerinde hayvanlarıyla parkları dolaşıyor.
İşte bu insanlar senin ve benim yaşadıklarımızla hiç ama hiç ilgilenmiyor.
Ama olsun be anne,
Bir insanın gerçek değeri,
Diğer insanlara verdiği değerde saklı değil midir ki?

Gözlerim barış görüntülerine,
Gönlüm huzura aç anacığım.
Doyabilir miyim bir gün, ne dersin?
Korkusuzca okuluma gidip gelebilir miyim?
Bir Yahudi çocuğu Yaratandan ötürü sevip,
Onunla el ele oyun oynayabilir miyim?
Yaşadığımız gecenin bir sabahı olur mu?
Gözlerimizi, vaktini bilmediğimiz bir sabah,
Gülümseyen, kardeşlik ve sevgi kokan bir dünyaya açabilir miyiz?

Gözlerindeki damlacıkların manası nedir anneciğim?
Çok mu hayalperestçe düşünceler söylediklerim?
İnsanlık, dünyadan umudumuzu köreltecek kadar uzaklaştı mı?
Gözlerinin ufuklarda gezinmesi,
Başının sağa-sola dönüşü güzel bir atiyi işaret etmiyor anneciğim.

Anne, silah sesini duydun değil mi?
Çok ama çok yakınımızda patladı silah.
Anneciğim sırtımda bir sıcaklık hissediyorum.
Gözlerim kararıyor, başım dönüyor, çok susadım birden anne?
Sırtımdaki acı da neyin nesi, bana neler oluyor anne?
Yoksa son ölümün müjdesi mi bu?
Ne olur evet de anne, ne olur evet de.

Anneciğim, son ölüme doğru gidiyorum,
Sakın üzülme anne, bak ben çok mutluyum.
Bir daha gözlerin yollarda,
Pencere başında beni beklemeyeceksin anne.
Bir daha almayı beklediğin olumsuz bir haberin koru yüreğini yakmayacak.
Benim güzel kalpli annem, siler misin o inci tanesi gözyaşlarını?
Ben düşman kurşunlarının acısına dayanırım ama
Senin tenine batacak dikenin acısına dayanamam anne.
Anneciğim, yüzüme yine kurşunlar altında olsa da,
Bir buse kondurur musun?
Hakkını helal et anneciğim!
Hakkını helal et!

Ahmet Pekiyi
Kayıt Tarihi : 7.11.2009 21:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Pekiyi