Hoplayıp zıplar bir elinde çifte numara,
Bellidir oyunun adı; dalavere dubara...
Kırışıp eprimişti, elinde kara para!
Sonunda atarlar kendini sisli bir kenara!
Burada boşu boşuna değildir kanara!
Sonunda bellidir der, kim yiyecek papara!
Başlardı sermayeyi bitirmeden kumara!
Bir sabah boşalacak tek güvenci kumbara!
Koşuşturur herkesi ölüm kusan ambara!
Methiyeler yeter mi, şu sırıtkan kibara?
Vurulur çifte iğne, son defa can damara;
Dudağında bir sözcük, ölüm rengi Marmara!
(21.07.2015 09.00 – Adana)
Arif TatarKayıt Tarihi : 21.7.2015 15:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Oysa gerçek Marmara masmaviydi. İnsan, çoğu zaman rengin aslını göremez de görmek istediği gibi görmeye başlar… Ne acı! Aslında olay kahramanı, renklerin hiçbirinin som rengini göremedi; göstermek istemediler! Toz beyaza gözlerini açtılar… Bir çipil sırıtkan daima başlarında durup bekledi! Yazık, filmin sonunu, çekemedi kamera! Artık, sığınağımdı; ömrümdü bu kamara! __________ Arif Tatar
Anlamlı şiirinizi kutlarım.
Saygılarımla.
ölümün rengi marmara
ölüm ve yaşam arasında gidip gelen mısralar,
yüreğinize sağlık üstad.
TÜM YORUMLAR (19)