İstanbul çok uzakta
İyi ki uzakta
Köyümdeyim şimdi
Bir zamanlar koşarak geldiğim köyümde
Yine koşarak geliyorum bu köye
Vakit tam da akşam
Elli yıllık hatıralar hafızama üşüştü birden
Gidenlerden gül izler var bu köyde
Annem yok,babam yok şimdi
Ölüm hep aklımda şimdi
Nereye baksam ölüm orada
Ölüm derede balık gibi
Kavakta rüzgar gibi...
Ölüm akıp giden uykularımı bölen değnek
Bu güzel köyde yalnızlık şimdi
Bana her şey ölümü hatırlatmada şimdi
Ölümler yakmış dilimi
Hayatın başlangıcında
Unutturmaya çalışsa da ölümü
Gençliğin kansız ateşi...
Yaş altmış olmuş artık
Ölüm padişah gibi ovada- dağda
Evde- bağda
İşte kırık saksısı çiçeğin
Bak uçan kuşlar sanki yere düşüyor
Ve dallardaki yeşil yapraklar...
Eylüldür hüküm ferma olan
Bahar ürkek bir kuş gibi
Dallarda -yollarda
Çiçekler solmak için
İnsanlar ölmek için...
Ölümün eline su dökemez hayat
Vakit akşam
Güneş de gözlerini kapamak istiyor
Ölümün askerleridir ufukta beliren
Mezarlıkta başlayan kör ateşle
Güneş batarken yangın yeri olurum
Güneş batarken yanar dereler- tepeler
Köyümün imansız tepeleri imana gelir...
Dereler kanlı göz yaşıdır artık
Ölüm kurnaz ve sinsice oturmuş hayatın sofrasına...
Ölüm hayattan daha hayasız kuyu yolunuzda
Ey aldananlar onun kendini unutturmasına
Ansızın gelecektir kapınıza o
Onun bana koşar adım geldiği günlerde olduğumu biliyorum
Ölümsüzlüğü yaşıyorum ölümün elinde şimdi
Ben dinsiz korkularda değilim artık
Kayıt Tarihi : 29.8.2013 13:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ölümsüzlüğü yaşıyorum ölümün elinde
Dinsiz korkularda değilim artık
tebrikler yürek sesiniz hiç susmasın tam puan + antoloji diyor kutluyorum sizi..
TÜM YORUMLAR (2)