Ölüm Hattı Şiiri - Arzu K. Ayçiçek

Arzu K. Ayçiçek
0

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ölüm Hattı

1
titrek bir kandili andırıyordu
göğün atlıkarıncasında yıldızlar

takvimlere vurdu sığdıramadı
ayları yılları paslanan mevsimleri
doludizgin atlar geçti içinden
trenler gurbete düştü
gençliği aynalara
-saçları tırnakları hiç uzamadı

2
yağmur çiseliyor
yağmur durmadan çiseliyordu
içinin coğrafyasına
-en çok gözyaşına cömertti zaman

ayrılığın rengi yok...

3
bir yaprak düştü sesinin boşluğuna
ana/son/kokulu evleri düşündü
çocuk ellerini... fincan oyunlarını
uçurum diplerinde unutulan sevgi çiçeklerini

sevginin eli yok...

atlılar geçiyor
atlılar durmadan geçiyordu
gecenin kömür göğsünden
bilmem kaçıncı koğuşun kar kokusu
buzla ovdu dizlerinin eskiyen raylarını
ölüm hattı aç!
ölüm hattında çarmıha gerildi söz

barışın sesi yok...

4
açıldı gecenin kapısı
karanlığın ağzında bir kadın
koynunda anayurdun kardeş türküsü
yel estikçe titriyordu sardunya kokan saç telleri
iri kırmızı gül yüzüyordu gözlerinin okyanusunda
iri kırmızı gül
gecenin yüreği yok...

5
artık sönmüştü göğün kandilleri
güvercin kanatlı bir ses düştü avluya:
'daha çocukluğunu anlatacaktım sana
genciken vurulan babanı oğul
bu yüce dağlarda yol seçmen zor
ya kendin gel...'

sesler, gardiyanın hallacında dağıldı...

iri sıcak el uzandı ayazın sınırına:
''sakın dokunma! dokunursan görüş biter''
dedi biri.
ne yerde bir karınca
ne gökte bir kuş
duygunun adı yok...

6
özgürlüğün sanığıydı o
bütün bildiklerini sustu
bir taş daha düştü içinin duvarından
ve dudakları sıkıştı dişlerinin arasına
yavaş yavaş
sızıverdi
soluğunun sessizliğine
damlalar
kan

terazinin adı yok...

7
anne beni başka doğur
çocukları da vuruyorlar ölüm hattında...

Arzu K. Ayçiçek
Damar Dergisi Ağustos 2001 sayısı

Ayrılığın Rengi Yok
Dostluk: Gülüşleri, üzünçleri
aynı duyguyla algılamaktır.

her sabah asıp yüreğini aynaya
yalnızca kendi çığlıklarını dinlerdi kadınlar
güneşin incileri dökülürdü toprağa
yastıklarda düş izleri

trenler en çok gece geçerdi bizim oradan
Çetinkaya'lar aşıp
Erzincan düzüne inerdi
tarihin arkasından bakar gibi
gözleri kan çizgisi insanlar
posta kuşları
aşk mektupları
söylenmeyen yalnızlıklar.

bizim orada
kar kürtüğüne batardı babaların ayakları
çok şey bilir hiç konuşmazlardı
sarkık bıyıklarıyla
gece kokulu odalarda
tütün içip taş atarlardı
kendi uçurumlarına

gün geldi gurbeti kurdular yaşam adına
acıdıkça delindi yürek torbaları
acıdıkça kanadı
ağır yük kamyonlarında
kirpiğine kadar toz
ve sarsak otobüsler
yollarda kan
dallarda ayaz
ve bastıkları yerler
bütün zamanların çöl olurdu

bizim oralarda toprak yerdi kadınlar
-annem de...-
kimse görmezdi dilsiz gözlerindeki
ölü doğan bebeğine yaktığı ağıdı
sesleri yaslı çocuklar doğardı
elleri yüzleri boydan boya gökyüzü
bakışları bölük-pörçük
kendi diline gurbet

ölüm kara bir duman olurdu bizim orada
ayrılığın rengi yok! ...

Arzu K. Ayçiçek
Kayıt Tarihi : 17.9.2018 15:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Arzu K. Ayçiçek