ÖLÜM BU KADAR MI?
YAKIŞIRDI İNSANA
Uçsuz bucaksız yolculukta tek başına,
Alabildiğine kayalar sırtında,
Ecel teri daha sıcacıkken,
Sanki başkaları ehline ölüm,
Kemikleri sızlatıyorlar ardı sıra,
Vatan uğruna kala kaldı ecel kemikleri,
Beyaz güvercinler boğazın azgın dalgalarında
Mavi yelkenler acıyor,
Kıyıya vuran martıların gagasındaki özgürlük,
Cumhuriyetin ezan seslerini duyuyorum
Dağ tepe yankılanıp
Uzaklarda ve tam yakınımda minarelerimden
Sanmayın kimsesiz kalacak buralar,
Ardı sıra yeşillenecek palamutlar,
Dal dal budak budak,
Yol alacak zemheriden yaza,
Özgürlüğe silah,
Haksızlığa kalem,
Açlığa ekmek katar
Deryalar bilirim
Gerçekler türküsünde
Akşamların ufuklarında,
Yangınlar tutuşur gönlümce
Acı acı yosun kokusu
İçimde istiflediğim kaygılarım
Barut gibi saçma gibi etrafa
Jübiter boşluğumuzda rengarenk yanan dev,
Bedenimiz gün ışığında üşür,
Isı yumuşaklığımdaki yalnızlığımız,
Ak kağıtlara döktüğüm yorgunluğum,
Yeni bir çocukluğa yöneltmek beklemeleri,
Işıkları yetersizken gözlerimizin,
Sefil arzular çingene hoyratlığında
Çubuklarında tükenen ecel,
Sersefil duyuşlarda kayıp çığlıklar
Ölüm çılgınlığın da kalsa da sessizlik
Toprağında altın kök yeşerecek,
Yaşayışın yaşadığından habersiz,
Ölende bilmez ölende
Nedeni nedenden ötürü,
Sorsan bile neden
Öldürende bilmez,
Ölende,
Hep der ak özgürlüğe der hedefi,
Ölüm girdabında,
Düşlerim puslu,
Ateş basıyor buğulu göz minelerime
Yaşamak arsızlığında,
Belki de ölüm bana,
En büyük armağan
Akşamın kuşağında mavinin kıymığı,
Istakozun üstüne maydonoz niye ekilir,
Sallesit edip doğru candarma karakoluna,
Demokrasi savaşı,
Güçlü barışın sultanlığı,
Bir ölü okkada gömülü kaması,
Canelo yapraklarının insana bin yıl,
Mücevherlerin en son kertesine,
Dinsel firuzelerin,
Haydut tırnakları,
Gümüş dokunmuşlukta,
Kana bulanmışlık,
Kızıl çizgi canlı çırpınıyor
Sarı bağırtılarına yutluk,
Ruhu ölünceye dek eza veren,
Zamanın bölük pörçüklüğü
Ölü sonbahar yaprakları üstünde
Parmakları soğuktan düşük,
Yırtıcı pençeleri karda,
Karanlığın mezar kazıcıları
Heykel gibi donmuş et,
Ürperme egemenliğinin
Işıktır
Karanlığı aydınlatan
Güneştir
Kalpleri ısıtan
Dildir
Tüm şahıslara kendini anlatan
Dindir,
Ezan seslerini hiç susturmayacak
Sevgidir,
Evrenselliğe kök salan
Toptur tüfektir
Kafasızların beynini
Menfaatcilerin kalbini parçalayan
Ümmetten özgürlüğe
Varmaz yolumuz
Hacıya,hocaya,dedeye,ağaya
Yıkarak kulluğu
Eşit halk yurttaşlığa
Barış dolu kardaşlığa
Yıkmaya,
Oligarşi,ağa,bey,hanlığa
Emperyalizime kafa tutmayı
Yurtaşlık bilincimizde
Aydınlansın dev karanlık
Doğar,
Hüzünle ağlayan günlerden
Bir dirhem göz yaşıdır çehrelerden
Meçhul daki matemli semadan
Sönmeyen yıldız
Dinmesin istenmeyen etezyen rüzğarı
Çatık kaşlarda
Solmaz umutlar yeşerten
Hayallerimiz sonsuz umutlara
Yelken açtıran
Kim yıkabilir senin çelik duvarını
Hava gibi su gibi
Karşı konulmaz istikbaline
Layıksız gönül sevgilerine
Kutsal hediyedir insanlığa
Hazıma yoklaşan pencerelerden
Titreyen binlerce göz kapağı
Gecesel deniz havası şıp etti ağzıma
Tepemdeki ışıklar
Denizcil ay ışığının suda titreyişi
Yeşil elmaslarla süslü
Hayatla bir bütün
Yepyeni barış
Bir krallık gibi karanlık
Yoksulların iskeletini kemirmeyecek büyüklük
Yalnızlıkların yollarında uluyan
Polisin himayesinde ıslatılmamış
Musibete uğramamış millet
Okus pokuslanmış
Kabuslanmış sahte oyuncular
İspiyoncuların kasırıpından fırlamış zenzeli
Köşe başlarında satılmayan
Paçavraya bölünmüşlüğü
Zavallı ana yurt
Öz evladına düşman
Dilsiz,dinsiz işgüzarlığa bağlı
Kalmalı teslim edilmiş pencerelerinde
Zavallı cumhuriyet
Hayat dolu renk renk boyanmış yol boyları
Firuze kızıl ve gül renklerine
Diş atmış merdivenler
Duruşsuz kapılar yığını yokluğunda
Çöktü çökecek kulübeler
Ördürmesin üstüme ağlarım
Sis ve duman
Umutsuzluk ağaçlarım
Kaya çatlaklarına sımsıkı yapışsın
Cahil katiller yüzünde çiçek açtı
Silkinmek yataktan gerçeğe
İbret olmalı laiklik nimet
Dinde Cumhuriyetciliğe cevap olmaz,
Yargıtay katliamından sonra yine biz
Uykuya mı yattık
Ugur MUMCU,A.Taner KIŞLALI,....
Nice ulu çınarları toprağa kattık
Kahpe kurşunları hep alnımıza dayadık
Atamın elindeki meşaleyi aldık,
Ama
Şehit kanlı toprağı
Vatan hainlerine mi sattık
Sahnede hep aynı oyuncu,
Cumhuriyet inancı başa bela
Demokrasi gurbette sıla,
Bölücülük serbest olmuşsa yasada,
İrtica yayılır,
İllizonist canbaz gösterimde,
Devletin altı oyuk mu?
Tererüst muhataptır masada,
Demokrasi tutkusu zırhlı masada,
İhanetler,gaflette,
Yıkıcıların eli çağ devlette,
Bakın,bakın
Güvercinler havalandı semaya,
2006 kasım ortasında,
kanatlarında demokrasi yazgısı,
milyonlar uçmak için aydınlığa,
şer ve dolanlar hesap etmedi
yaralı güvercinlerin,
milyonların akınındaki sürüyü,
kamaştı gözleri
anlayamadığım duygu yüklüyüm
yenik mi düştüm yine geceye
ayla yıldızın inceliğinde,
kurşun yemiş renkli bulutlar,
gene de gümüş aynaya dönük
üstünde yine karabasan,
kabuslar eyerlenmiş sırtıma
ANKARA,
ÜLKEM
Uykusuzlukta işte,
Belki de tek bugün
Sanki gece gündüze karışmış,
Koskoca Ankara tıklım tıklım,
Tabiat ana nefretini kusmuş
Yüreğimde son damla destekler,
Şahin bakışlarımda perçenli ferman,
Kıvrılan uzun yollarına
Görkemli yüce daglar,
Buz gibi coşan ırmaklar,
Meyve dolu ağaçlar
Misafir perver insanı
Razıdır vermeye vatana
Sırtında abasını,lokma aşını,
Ayyıldızlı bayrak için,
Cumhuriyet için savaşan evlatlarına,
Blug çağının prensliği
Ölen dilsiz krallığın
Ben ölümün ne anlama geldiğini
Hesaba katmayana
Benim ölüm adım olacak,
Boynuma ip geçirilmiş çelik kanca
Cumhuriyetlik ruhuna
Cumhuriyete yakışmayan ölüm,
Uğruna ölenlere bu kadar mı yakışır ki ölüm.
(demyanli) ibrahim özdemir
Kayıt Tarihi : 10.6.2007 00:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!