Ölüm Ansızın Öldürecek

Yalın ayak ve küçük adımlarla öleceksin,
Bir çay söyleyeceksin, çay bardağa düşmeden öleceksin.

Kopardığın papatyayla bir yaşam düellosuna tutuşup
Vazoya da suyu doldurup, koyamadan öleceksin.

Sigarayı paketten çıkarıp dudağına götüreceksin
Çakmağı ceplerinde ararken öleceksin.

Arkadaşlarınla oturup tebessümler saçarken,
yapılan son espriye gülemeden öleceksin.

Parmak arası terliklerle ale'lacele bakkala girip
2 ekmek abi! diyemeden öleceksin.

İlk beyaz saç telini görünce aynada,
Bir ömrün son kroşelerini yiyeceksin suratına,

Ordularınla dayanmışken İstanbul'un surlarına
Tam savaşı kazanırken öleceksin.

13:45 diye not düşülmüş davetiyene,
tıklım tıklım nikah salonuna giremeden öleceksin.

Öyle muhteşem ve planlanmış ki film
Bu gemiyi "ALLAH bile batıramaz" diyemeden öleceksin.

Evladının "Gelirken o kırmızı şekerlerden al baba! "
Karının " Bimden 2,5 kg yoğurt al " taleplerine isyan edercesine öleceksin.

Mesai çıkışı metrobüs durağına koşarken,
elindeki evrak çantasının bir anda açılıp yola savrulmasına
seni seyreden kalabalıklara aldırmadan öleceksin.

Pırıl pırıl istanbul güneşi altında geçiyorken üsküdar'a
İçinde binlerce çocuğun heyecanı varken öleceksin.

Eşofmanı olmadığı için beden dersinden atılan oğluna,
yeni eşofman takımı alıp, akşam onu veremeden öleceksin.

Bütünleme sınavlarında, çalıştığın yerlerden çıkan tüm soruları,
büyük bir mutluluk içinde çözerken, kağıdı hocaya teslim edemeden öleceksin.

Öyle yarım kalacak ki her şey, sanki tüm dünyayı bir anda
sanki bir dünyayı tüm anda, varlığı ve altımızdaki parke taşlarını çekip,
son sahnesinde hayatın, gözlerimizi göğe dikip,
Bulutlara tebessüm ederken getireceğimiz şehadetleri
Ve Azrail aleyhisselamı selamlayamadan öleceğiz...