Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm,
Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm.
Dimdik bir dağdın yürek menzilimde,
Ve narin bir gelincik; ölümüm gerisinde.
Bir kırlangıç kanadı kadar hoyrattın,
Ve bir akasya dalı kadar masum.
Bir serçe titremesiydi telaşım,
Isıttığım avuçlarımdan uçup gitmendi korkum.
Belki el sallamaktı korkum,
Bir tabutun ardından ağlayan gözlerle.
Hani elleri koynunda beklemekti belki de.
Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm,
Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm.
Bir gençlik uykusuydu kapanan gözlerin,
Uyanışım bir ihtiyarlık sabahı.
Bir bir ağarırken saçlarım,bulamadım baharı.
Kopan bir tespih tanesi kadar çaresizdim.
Ve üşüyen bir gökyüzü kadar uçarı.
Şahitti martılar tırnaklayışıma denizleri,
Ve şahitti mezar taşları öperken ölüleri.
Sen şahit oldun mu ölülerin halayına? Gülüm,
Yada mezar taşlarının ağlayışına.
Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm,
Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm.
Hangimizdi her gece sapanlayan yıldızları,
Hangimizdi yelkensiz yaran dalgaları.
Hangimizin sebebineydi bu med-cezir,
Söylesene hangi oyunda şah için kendini feda ederdi vezir.
Yıkılan ilk hangimizin kalesiydi gülüm,
Hangimizdi ilk depremde kalan göçük altında.
İlk hangimizdi “Seviyorum” diye naralar atan dört yanda.
Şimdi bir boşluğu sen diye sarmak ne acı.
Ve bu hayatımda tattığım kaçıncı acı.
Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm,
Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm.
Dar bir zamandı belki de gülüm,
Belki an kadar yakın.
Hani uzatsam ellerimi,hani bir gelse sesin kulaklarıma,
Sancılanmasam diyorum bu gece, ve her hecede seni yazsam kağıtlara.
Buruşturmasam diyorum yüzümü,
Koy versem allı pullu yastığa başımı.
Dökülen terim olaydı ah yanağıma,
Saklı kalsaydı gözyaşım mabedinde,
Bu hale düşmenin sırrı var mı gülüm bu heybetimde.
Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm,
Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm.
Öyle bir sevda şiiriydi yazmak hayalim.
Ayrılmayan ellerin,
Kapanmayan gözlerin,
Ve yanındayken bile çekilen özlemin şiiriydi işte.
Fazla büyütmemek gerek derdin hep,
Alt tarafı ölüm işte! ,
Alt tarafı kısa bir ayrılık.
Söylesene hangi yüreğe yakışıyor yalnızlık.
Biliyorum gülüm,
Ağlayan ben değilim aslında,
Ağlayan mezar taşları,
Ve şu gördüğünde yaşayan ölülerin halayı.
Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm,
Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm.
Engin Badem
Engin BademKayıt Tarihi : 22.12.2006 08:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!