Orada iken yitirdim aklımı bir miktar
Gırtlağına bastım gavur dölünün
Hatçe'nin yürüdüğü sıralı kavak ağaçlarıyla
Bezenmiş çamur yollarına,
Suların doluşması gibi
Avuçlarımı kör tırpanlarla biledim.
Saydam ormanlıklarla kaplı dağ yolu
Biriken kar ve karanlıkta
Ağaca asılmış iki ceset biri kadın
Puslu ve kırık aynalı bir odada
Yüzüme çarpan soğuk su sesi
Ürperti fikri havada vurulan karga
Tiz bir yalnızlık uzunca telli dikenli sınır
Kuyumdan bahsetmemek ise
Kulpu kırık bir kusur
Orda iken ruhumu bir korkuluğa giydirdim
Evvelce garipsedim sonra pişkin
Unutum bütün dilleri
Tek tek söktüm damağımdan
Nerdeyse yarı yarıya ölü sayıyorken kendimi
Gecenin bir vakit karanlığında
Yarım bırakılmış bir kabustan uyandım
Oturup biledim aklımı çakıl taşlarıyla
Pas, ter kokularıyla
Sana unutulmuş dillerden şiirler yazdım.
Sakalımın uçlarına yansıyan gölgen
Sol kaşımdan alnıma koşan yaram
Orada öylece kırık putlar arasında
Omuzlarının ardı cephenin gerisi gibi.
Sandallara kova kova boşalttığın gözyaşından
Korunmak için ellerini yağmura tutan adam
Bütün ülkelerin ten ağrılarına iliştirdiğin
Kulagının dibinde ıslık çalan kurşun.
Öylece orada serpilmişken
Bütün vücudunun uzuvları ile toprağa
Soluk soluğa bir ağırlık
Bir kabustan ölü yüzler kalır, insanın aklında
Kayıt Tarihi : 7.9.2020 09:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!