Girne sahillerini öpen mavi dalgalar
Işık ışık yiyorlar öğüterek güneşi
Suskun yamaçlarda matlaşmış yeşil
Süzüyor gözaltından, birazda kışkırtarak
Yoğun yağmaktan yorgun ağırlaşmış renkleri
Beton duvarlara sıkıştırıp tokatlayan denizi.
Atıl yaşamların özünde canlanıyor duyarlılık
Kurumuş damarlarından yayılarak toprağa
Hırçınlaşmış balıkların dökülen pullarıyla
Çiziyor dalgalar, sancı izlerini kumlara.
Emilmiş göğüslerinin sarkık posasında Ay
Dilenir olmuş samanyolu kıyılarında yıldızlardan
Onlarsa, herşey gibi akıyorlar durmadan
Sisli bir geceden hamile kalan denizin
Dölyatağında açlıktan kıvranan ejderhaya.
Yaşlı çınarlarda kuşların kanat çırpıntılarını
Boğuyor, talana çıkan martıların zafer çığlıkları
Şiddetin esrikliğine köle şimşekler eşliğinde
Doğuruyor, yırtılan zarlarından fışkıran fırtınayı.
Ada kıyılarına vuran her bir dalgada
Ölü Deniz Kızları vuruyordu karaya
Islak dudaklarından sevinçle yalayan yağmur
Rüzgarın estiği yöne saçlarını harmanlıyordu.
Devinimsizliğe terkedilmiş yitik kentlerin
Şefkatli sokaklarında dans eden Deniz Kızları...
Magosa zindanlarında yatan korsanların namusu
Nasılda çekildiniz yükselen dalgaların ucunda
Saçlarınızdan örülmüş ipek kementli darağaçlarına.
Zamanın ses tellerine vuran insan elleri
Ne kadar çıldırtsada yaşamı gündüzleri
Duyuracak masum çığlıklarınızı her yere
Yırtıcı bir kuş gibi inen kuşku, geceleri.
İnanın bitecek o vakit esrarı da ölümün
Tabiat bütünüyle savaş alanına çıktığı gün.
Şimdilik duyan yok
Duyan yok çığlıklarınızı Deniz Kızları
Salamis Harabelerinde yatan yalnız savaşcılardan başka.
Kayıt Tarihi : 6.11.2006 17:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!