Günahkâr parmakların, intihar etmiş ruhlar üzerindeki izlerini arayan dedektifin hazin yolculuğu başlarken,
günlüğünden…
Sözün kıyılarında intihar eden imgelerin
Mezar taşlarına yazılacak ağıtlar topluyorum.
Zoraki büyütülen hüzünlerin, satılığa çıkarılmış;
Piç edilen sevilerin yetimhanelerine atılmışlarını buluyorum.
İsmi bende mahfuz kalacak her günahkâra,
İnsanlık tarihine katkılarından dolayı
Adlarına, ayın bir kraterinde mezar yeri ayırıyorum.
Kuytuda ellerine dokunmaya çalıştığı kızın,
Anlaşılmaz öfkesine şaşıran acemi bir âşık
Aşkın uysallaştırma huyundan dert yanarken
Erkeklik niyetine birkaç küfür savurdu.
Titreyen elleriyle, yüreğine dokundu.
Fedakârlıksa aşk, mezarımı bağışlıyorum
Parmağındaki yüzüğe bakıp,
Neşterle sigarasını dilimleyen doktor,
Ana arterlerinde tıkanmış sözcüğün ağıt olarak
Kayıtlara geçmesini istedi, sınıfa çevrilen morg odasında.
Koca harflerle çiziktirdiği kara tahtada
Neden…
Mezar yerine şiddetle karşı çıkan çakırkeyf ihtiyar
Uzun bir ağıda başladığında dolunay vardı.
Not defterim dolduğunda,
İnsanlık namına bira ısmarladı.
Ortak bir cümlede karar kıldığımızda
Yaşam destek ünitesinin tınılarıyla sarhoştuk.
Hiçbir rüyaya mezar taşı dikemezsin
Harabeleri mesken tutmuş, yersiz yurtsuz
Mezarının sönmüş bir yanardağı uyandırmasından
Korktuğunu söyleyip, ayı bağışladığını belirtti.
Onun yerine bir dal cigara kâfiydi.
Aşk, her imgenin katili
İmge ise hayatın harabesiydi.
Nehirler misali gözbebeklerine hüzün taşıyan
feminist saçları vardı, fısıltılarla konuşan kızın.
İnsanlık namına olmasa, bir erkeğe konuşmayacaktı.
İnsanlık namına olmasa beni orada vuracaktı.
Aydaki krater kadar taş yağdıracaktı.
Ölümdür eril olan
Yaşam bereketli bir dişidir.
Kayıt Tarihi : 16.2.2014 18:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!