bir deliyi sevemezsin dediler bana
on dokuz sene ağlattılar ya
küsmeyi de bilemedim
küçükmüşüm aşkı ne bilirmişim ama
evlene bilirmişim.
yağmurlu bir günde çamurlardan sekerek girdim
dünya evine
kasım dı ..bir 6’sı .
Birisinden bulunmuş eski bir damatlık
derhal firarlı kış uykusuna yatırmalı
kargacık burgacık defterlere
demelik
bir etik.
kol budak budanıp bağlanıp tellerle
şarap yaptılar bizden
bizse bulutları gıdıklayan bir ıhlamur ağacı olmayı isterdik
yahut sekoya
çok uzaklarda.
kendi toprağımızda iğde.
baba olduk, olduk da
sevdiğimizin kucağına
tek çocuk veremedik
seni tanıdıkça yün yatak sermek isterim bağrına.
başımı orda unutmak
yüzümü seyreden iki yıldızın
haresi altında süslü
sonsuza sızarak...
ben bilemedim
samanlık nasıl seyran
geçirmek kapıdan yari
gitme der gibi.
dalda unutulan elmalar gibi
sonra, düşmek istedim
bunları sana anlatamam.
rüyalarım hep gitmekti
esir alınmış bir gitme fiktiydim.
ben iki kez öldüm dirildim
ağzımı bıçak açmaz sensizlikte
bilsen ben de dağ diliydim
ceketinin iç cebinde gezdir beni
arada ses veren iki çakıl taşı gibi
gömlek yakanda uç uç böceği.
ağdalı meram
sana bir gamze siparişi veriyor hayat
düşünüyorsun
ağız dolusu çünkü
sevgilim demeyi bilmiyorsun .
olsun
bir kere de ne var
sınıfta kalsam,
ah ben kalsam senin elinde yatıya.
İste böyle
doktorun köpeğini gezdiren kadındı hayat
eli entarisi
süs köpeğin yanında avam.
ve sığıyor iste bak
iki satıra.
Kayıt Tarihi : 8.10.2024 09:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!