Bir soru sormuştun, çok da kolaydı
Tavrın; yarı ciddi, yarı alaydı
Seni saran kollar, benim olaydı
O körpe bedeni; sarıp, ölseydim.
Selviler kıskanır, senin boyunu
Çerkez misin? Merak ettim, soyunu
Kayıp olsan; biri, bozsa oyunu
İzini yıllarca; sürüp, ölseydim.
Bilmem; hangi has bahçenin, kuşusun
Siyah perçem üstündeki, puşusun
Gencin, ihtiyarın, pembe düşüsün
Düşler diyarına; varıp, ölseydim.
Sen nerede isen, bende orada
Fakat; on üç, on dört, yaş var arada
Caiz olsa; sarsam, ersem murada
Senin her şeyini; görüp, ölseydim.
Geç kalmışız, kaçırmışız treni
Gece; gündüz, çalar, aşkın sireni
Tutmuyor kardeşim, nefsin freni
Ölmeden cennete; girip, ölseydim.
Çok kırıtma, incitirsin belini
Hiç sormazsın, Muratının halını
Bir kez olsun yesem, ağzın balını
Daha yok mu? Diye; sorup, ölseydim.
Kayıt Tarihi : 25.6.2010 11:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!