Of! .... of! ...
Elime tutuşturulan bir içki kadehi,
Etrafımda içki kokan,
Gececiler,
Yer: kör Salih’in meyhanesi,
Kadehler ellerde içilecekmiş.
Hemde bu gece. Efendim! ....
Emir mi?
Büyük yerdenmiş.
Vallahi bana öyle dediler.
Elimize tutuşturulan,
İçki kadehleriyle,
Dertlerimizi unutacakmışız.
Ve süratle,
Mutlu yarınlara, yelken açacakmışız.
Olmuyor dedim ya! ....
Dostum.
Olmuyor, olmuyor
Hey sen! ....
Tayfa bozuntusu,
Kaba sakallı adam.
Sen unutabilir misin? Ha! ....
Her şeyi.... hem de her şeyi?
Unutabilir misin?
Yaşamdan ve yaşantıdan,
Çekmişsin, elini eteğini,
Ya sen! ....
Dalkavuk Durmuş efendi,
Sende bir kadeh içkiyle,
Unutabilir misin? Her şeyi.
Diğerleri,
Evet diğerleri unutabilir.
Eminim.
Saymayacağım, tek tek isimlerini,
Söz konusu,
Körünü, satılmışını,
Döneğini,
Tecavüzcüsünü,
Hırsızını,
Soysuzunu,
Esrarkeşini,
Çünkü, onlar unutmuyorlar.
Zaten, unutmamaları da gerekir.
Hayatta kalmak için,
Sırf,
Dünya’dayım diye bilmek için,
Diğer konular mı?
Onlar için bir anlam ifade etmez ki,
Onlara göre, tek adreste çözüm:
Derler ya; “..... Kasım Paşa”
İşte bu adres,
Onların,
Sorunlarının başlama ve bitiş noktası,
Lütfen,
Alın elimdeki şu kadehi,
Yoksa elimde durdukça
Onu, kırıp parçalamak istiyorum.
Yaşadığımız şu olaylara,
Bir bakar mısınız?
Lütfen,
Yokluklar,
Açlık,
Sefalet,
Ve yine bir cami avlusuna atılan çocuk.
Sevgi ile aldatılmış.
Sonra da seks simsarlarına
Pazarlanmış.
Genç bir kızın, yavrucağı değil mi?
Bu bebek.
O genç kız,
Saymadım ama, üç gün sonra olmalıydı,
Bir genelevin, bilmem kaç numaralı odasıydı.
Ama o genç kızın,
Kollarına,
Şimdi çalıştığı genelevin,
Ucube, nemli ve rutubetli odasında,
Atılacağız,
Aldatılan bu genç kızın,
Kollarına atılacağız.
O yukarda Allah var diye, diye,
Boyun eğip,
Yaşadığı tüm acıları,
Çekecek sineye,
Unutma, Allah var diyenler,
Ve onu, adres gösterenler,
Hep böyle ezilip,
Sömürülenler,
Nerede bunu sömürenler?
Onların yukarısında kim var?
Biliyorsan, lütfen söyle.
Kollarına atıldığımız bu kızla,
Memleket sorunlarını da,
Konuşacağız.
Erkeğim benim! ..
Yok öyle arkadaş,
Yok, yok yağma yok artık,
Hepimiz dirilip ayağa kalkacağız.
İntikamımızı,
Onlardan alacağız...
Bize, tu kaka diyenleri,
Sonra da,
Gelip her şeyimizi:
Namusumuzu,
Canımızı,
Malımızı,
Kanımızı,
Anamızı,
Avradımızı,
Bil cümle tüm ahvalimizi,
Sömürenleri,
Bütün maddi manevi değerlerimizi,
Almaya niyetlenenleri,
Unutmadım,
Unutmadık.
Değil mi?
Dostlarım.
Unutmadım.
Nasıl unutayım?
Mayında kaybettiğim bacağımı,
Soruyorum,
Kim alacak?
Ha! ....
Kim alacak bunun intikamını?
Sen mi?
Devleti soyup,
Soğana çeviren,
En ucuzundan,
Milliyetçi kesilen,
Ezanı,
Bayrağı,
Namazı,
Ağzından düşürmeyen,
Ve bana, sus payı olarak
Gazilik madalyası verenler,
Alın sizin olsun bu madalya,
Ama; lütfen söyleyin,
Kim alacak bunun intikamını?
Fabrikasında çalıştırdığı,
Genç kızların,
Namusuna göz diken
Her şeyin başlayış ve bitişini
Uçkuruna endeksleyen
Ve ben,
Güleyim mi? Ağlayayım mı?
Bu halime,
Ve ben,
Senin bu şerefsizliklerini,
Yapabilmen için,
Ömrünün baharında,
Ayağını yitiren,
Kollarında,
Bir arkadaşının şahadetini gören.
Ya ben,
Bunları yaşadıktan sonra,
Olmuyor dedim ya! ....
Dostum.
Hakikaten de,
Olmuyormuş be! ....
Gönül diyor,
Al eline yine silahını,
Önce,
Bu şerefli, şerefsizleri,
Namuslu, namussuzları,
Temizle! ...
Dilediğince, öldür hepsini,
Öldürürken de, ölebilirsin,
Arkandan bir grup insan:
“Şehitler ölmez,....”
Bir kısmı ise; “Yuh! ....”
Diyecekler,
Ne fark eder ki,
İşte hayat onların,
Yaşam onların,
Ezen onlar,
Sömüren onlar,
Hatta, her konuya,
Yine en ucuzundan,
Ahkam kesen,
Yine onlar, onlar, onlar, onlar,...
Olmuyor dedim ya! ....
Ne yaparsan yap,
Kocaman bir hiç,
Kim için yaparsan yap,
Uğruna öldüğün,
Yaralandığın,
Tüm maddi, manevi değerler,
Anlamını yitirmiş,
Hepsi,
Hiç, hiç, hiç, hiç,...
Yani, senin anlayacağın,
Bir hiçler manzumesi olmuş,
Dostum,
Arkadaşlar da onun için,
Bana,
Hep diyorlar iç, iç, iç...
Olmuyor dedim ya! ..
Onlar,
Kendilerinden biri yapmak için,
Çok uğraşıyorlar.
Ama, bunların hepside, nafile.
Haydi,
Herkes gitsin artık, kendi dünyasına,
Ben, başka bir kainatın,
Başka bir gezegeninde,
Bunlardan uzak,
Ve bunlarsız,
Yaşamaya gidiyorum.
Olmuyor dedim ya! ...
Haykıra, haykıra,
Olmuyor,
Olmuyor, olmuyor dedim ya! ...
Olmuyor,
Olmuyo,
Olmuy..
Olmu...
Olm....
Ol.....
o......
28 Nisan 1999 ANKARA-21:45
Cahit PehlivanKayıt Tarihi : 29.8.2005 22:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir bütün halinde şiirle göz önüne serilen gerçekler...
Bizi bize yabancı eden yarasalar...
Yaramıza tuz basan kan emiciler
Maneviyatımızla uğraşan zındıklar
Namusu kendilerine göre yontan akbabalar...
Üzerinde düşünülesi bir şiir.
Ders alınması gerekli bir şiir.
Tabi bu şiirleri yorum yazılır mı, kimsenin işine gelmez böyle konular...
Belden aşağı olursa prim yapar...
Kaleminiz, ilhamınız bol olsun..
Teşekkür ederim...
Selamlar..
yüreğine sağlık sevgili cahit..
sevgiyle..
DEFALARCA OKUDUM YİNEDE OKUMA İSTEĞİ DUYDUM. İSYANDA OLSA ÇOK GÜZEL İSYAN YÜREĞİNE SAĞLIK..
HER MISRASI AYRI BİR GÜZEL..
Olmuyor dedim ya! ..
Onlar,
Kendilerinden biri yapmak için,
Çok uğraşıyorlar.
Ama, bunların hepside, nafile.
Haydi,
Herkes gitsin artık, kendi dünyasına,
Ben, başka bir kainatın,
Başka bir gezegeninde,
Bunlardan uzak,
Ve bunlarsız,
Yaşamaya gidiyorum.
SAYGILARIMI SUNUYORUM..
Münevver DÜVER
TÜM YORUMLAR (4)