Bu akşam ki rüzgarda bir koku alıyorum
Sevda yollarında, açan gülümün kokusu.
Bekle toprak ana , belki sana geliyorum
Sanki, hep burnumda tüten ölümün kokusu
Yaşlı bedenimin, öldü serseri çocuğu
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Uyandığı zaman gökte yıldızlar
İnsan düşünür: belki de Allah var!
Tanrısal bir öpüş tür söken şafak.
Ne hoştur insanın bir gül açası,
Koşan göklerde kuş gibi uçası,
Bulutlarla yağmur olup ağlamak.
Gitmek, sona ermeden bir zamanda…
Başıboş bir tekne gibi ummanda;
Fırtınalarda ne yelken, ne bayrak.
Fakat beni sen uyandır, ey zeka!
Bak, işte önümde her günkü çorba,
Ekmek, kaşık ve kasesiyle bu aşk.
Sarhoş eden, davet eden bu ölüm
İçinde ben salt bir adem oğluyum,
Korkan, ölüşünü hatırlayarak.
Ey, ışığın boşandığı gerçek düş!
Bütün zamanı kucaklayan öpüş;
Yaşamak eken insan, veren toprak.
A.M.Dıranas
.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta