Bu akşam ki rüzgarda bir koku alıyorum
Sevda yollarında, açan gülümün kokusu.
Bekle toprak ana , belki sana geliyorum
Sanki, hep burnumda tüten ölümün kokusu
Yaşlı bedenimin, öldü serseri çocuğu
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Uyandığı zaman gökte yıldızlar
İnsan düşünür: belki de Allah var!
Tanrısal bir öpüş tür söken şafak.
Ne hoştur insanın bir gül açası,
Koşan göklerde kuş gibi uçası,
Bulutlarla yağmur olup ağlamak.
Gitmek, sona ermeden bir zamanda…
Başıboş bir tekne gibi ummanda;
Fırtınalarda ne yelken, ne bayrak.
Fakat beni sen uyandır, ey zeka!
Bak, işte önümde her günkü çorba,
Ekmek, kaşık ve kasesiyle bu aşk.
Sarhoş eden, davet eden bu ölüm
İçinde ben salt bir adem oğluyum,
Korkan, ölüşünü hatırlayarak.
Ey, ışığın boşandığı gerçek düş!
Bütün zamanı kucaklayan öpüş;
Yaşamak eken insan, veren toprak.
A.M.Dıranas
.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta