Ölmekte olan gölgeler - Garib Çoban
Sabah gülümsemesi nedir?.,
Sanki bir hamster çarkında biteviye dönüyor gibiyim; yapmayım, yapmayım diyorum gene yaparken buluyorum kendimi; hâsılı sıkıldım bu filmden...
Yarım kalmış tüm sevdaları kavuşturmaya teheccüt vakti dua bir bahane arar.
Bilmiyorsun ki, taşıdığım yükümde bir tek sen.
Ve inan bana, çok ağırsın bu kez sen.
Filmden çıkmanın tek yolu film olmaktır.
Siz doğru olun, eğri olanlar duymaz gönül sesinizi.
Bu şefkatti, merhamettir ama merhamet sahibi kimse olmadan.
Alemlere rahmet ne demekse, nasıl bir kimliksiz kimse.
Hiçbir şey yapmamak istiyorum!
Sözde varoluş olan ve asla gelip gitmeyen.
O'nunla mutlak özdeşleşmede, artık özdeşleşmiş kimse yoktur.
Ama O'ndan ayrı olarak özdeşleştiğiniz her neyse, hala ayrı bir özdeşleşmenin iniş noktasındasınızdır.
Sevme yeteneği, ruhu çıplak bırakmak, bedeni giydirmek ve kalbi korumaktır.
Tekrar başka bir şeyle yer değiştirecektir.
Gülümseme, her şeyin en tatlısıdır.
Hiçbir maliyeti yoktur.
Her şeyi aydınlatır ve her anı biraz daha tatlı hale getirir!..
Ona bağlıyken buna bağlı hale döneceksiniz.
Alacakaranlığın sessizliğinde, uzak anıların ipleri çözülüyor.
Farkındalıkla özdeşleşirken bile, ben varım'lığa ve ben böyleyimliğe geri döneceksiniz.
Ne kadar sessiz olursan, o kadar iyi duyarsın.
Oysa bu zevk aklın kalbe secdesidir.
Bu, kalbin açıklığına dalmaktır.
Kalpte sâkin olmaktır.
Bazen anlıyormuş gibi yapmak önemlidir.
Zamanla aynalarda aranan güzellikler olmalı.
Kalp ne ise o olmaktır ki.
Bu da, varoluşun bütünlüğüyle büsbütün mutlak özdeşleşmedir.
İnsandır başa çıkamadığı hasretlerle dolu hikayesi vardır.
Gözlerimi gözlerinde bıraktım.
Çilesi, bir şeyle özdeşleşmemek değil.
Her şeyle özdeş olmak.
Her gün aşkın varlığını hissedebilme onurunu yaşatıyor.
Yüklenen bütün isimleri kabulde olmak.
Mutlak özdeşleşmede adres gösterilecek yer yoktur.
Çünkü bir yerde konumlanan ben den o kadar boştur ki.
Benim tek bir canım, yüz bin tenim var. Binlerce insan gördüm ki ben onlar olmuşum sanki.
Onların arasında yalnız kendimi göremedim.
Aynı anda hem çok dolu hem de çok boştur.
Yani bir boşluk doluluğu vardır.
Gerçek ben aynadaki yansımalarla bunun içinde.
Ve bu boşluk doluluğunda artık ben diye bir şey yoktur.
Çünkü ona kesinlikle yer yoktur.
Zamansız zarafeti ve zarif güzelliğiyle herkesi büyülüyor kar taneleri, kıskandırıyor gelecek mevsimleri.
Hem tam bir yokluk-hiçlik hem tam bir varlık-mevcudiyet vardır, ikisi birlikte.
Hiçliğim iftiharımdır zevki.
Ol dem anlaşılır ki!..
Ben diye ayrı bir şey yoktur.
Hiçbir zaman olmamıştır ve olmayacaktır.
Çiçeğin ilham perisi gelsin diye sere serpe oluyor mevsim.
Çiçek açmış bir perinin kucağında gibi, teheccüt vakti savrulan kar taneleri.
Yumuşak bir zarafetle hayat veriyor, küçük mutluluklara sarılmak için.
Sonsuz fısıltılar yapraklara şarkı söylüyor.
Onun dokunuşu, aşkın doğuşu içimi ısıtıyor.
Konuşarak Susanlar
O zaman şahıs denen çıkıntı, yükselti, dalga zâten varoluşun kendisi tarafından tamamen düzleştirilir, tesviye olunur, yutulur.
Ruhî'nin Nefese’yi, Zâti’nin Şahsiyi, Evrensel'in Yerel'i.
Bu, sonsuzun kendisini mutlak bir şekilde kucaklamasıdır.
Ve bu mutlak kucaklamada, bu ayrılık fikri her ne tonlu fikirse- basitçe yok olur, kesinlikle kaybolur.
Çünkü en başından beri asla orada değildi.
Bunu yapabilecek kimse yoktur.
Bu birdenbire olur.
Korkunç olan ölüm değil.
İnsanların ölene kadar yaşadıkları veya yaşamadıkları hayatlardır.
Buna Aşk patlaması ya da Varlığın Sevinci derler; derlar a..
Kalbin sızıları
Bu, ne olduğunuzun o mutlak özdeşleşmesine doğru büyük bir patlama ve tam infilakıdır.
Bu zamanla ölçülemez, bir şimşek çakması, bir lemha, bir göz açıp yumma mikdarıdır böyle tarif ettim.
Özgür karşılıksız seven ruhlar nadirdir.
Ama onları gördüğünüzde tanırsınız.
Temelde onların yanında olduğunuzda.
Veya onlarla birlikte olduğunuzda kendinizi iyi, çok iyi hissettiğiniz için.
Çünkü zamanın içinde değildirler.
Zaman onların duygularının içindedir.
İşte Varlığın Sevinci'nin böylesi bir demi incecikten târifi!..
Beni anlayın.
Ben öyle dünyalık putlar biriktiren değilim.
Sıradan dünya, benim deliliğim var.
Başka bir sevginin boyutunda yaşıyorum.
Ve sahip değilim, aradığım bana.
Ruhsuz şeylerin zamanında yaşamıyorum.
Benim, Allah ile öyle bir ânım var ki.
Ne mukarreb bir melek ne de mürsel bir nebi benimle birlikte o vaktin içine sığabilir.
Selâm, selâm olsun...
Madem iki kalp, onları ayıran sessizlik ve yokluğa rağmen birbirini sevme cesaretine sahipse!..
İki insan neden birbirlerinin açtığı yaraları dikmeyi öğrenmiyor?..
Ve uyuyan ruhlara gömülen bu hayaller.
Bir kıvılcımın gerçeğe dönüşmesini bekliyor.
Nasıl incineceğimi de biliyorum.
Dünya putlarına boyun eğmeyen sevgilinin kalbi.
Fırtınada asla kırılmayan bir kalp.
Sessizce yanan, sabit bir alev şems vakti.
Sevmek, savaşmak, sadece var olmak.
Güçlü, güzel ve özgür bir şekilde duruyor.
Bu kadar uzakta olman ve kendimi sana bu kadar yakın hissetmem inanılmaz.
Ama yapmamayı seçiyorum ve büyük fark bu.
Bizler toprağa benzeriz.
Bize her türlü kötü şey atılabilir.
Ama bizden hep güzel şeyler çıkar.
Her akşam sunmayı hayal ettiğim, yazmayı hayal ettiğim bu hayali çizgiden hep korktum... Alçakgönüllülüğümü susturan, cüretimi uyandıran bu çizgi.
Hiçbirimiz zamanla gerçekten değişmiyoruz.
Biz yalnızca daha tam olarak kim olduğumuza dönüşürüz.
Cesur bir düşüncenin dikte ettiği, beni rahatsız eden.
Teheccüt vakti beni okuyan.
Şems vakti beni tanıyan.
Aşkın vereceği özgürlüğün nefesi karşısında kırılgan.
Kendinden uzaklara kendiyle gidenlere aşk olsun.
Hırs Gömleği
Kelimelerin arkadaşlığını seviyorum.
Bu, yalnızca yürekten gelen kelimelerin tanımlayabileceği temiz hava soluğudur.
Olağanüstü bir varlığın masumiyetinin yüzüne çizilmiş bir bakış.
Umudu yeniden keşfeden nefesler sunan, şehvetli vurgularla vücut bulmuş bir şiirdir.
Rüyalarımdan birine sarılmış, Aşkı hayal ediyorum.
Babası!..
Yavrucuğum dedi!..
Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma, sonra sana tuzak kurarlar!..
Çünkü şeytan insana apaçık bir düşmandır. (Yusuf 5)
Şu ferâseti görüyor musunuz?..
Hz. Yakup bu tedbiri alıyor ama sonuç ne oluyor?..
Kardeşleri Hz. Yusuf'a yine tuzak kuruyorlar.
Bir garib aşığa sormuşlar!..
Her zaman mutlu olabilmendeki sır nedir?..
Kalıcı olmayan şeye gönül bağlamam.
Yarın bir sırdır.
Onun için endişelenmem.
Dün bir hatıradır, hasretini çekmem.
Bugün ise bir hediyedir kıymetini bilirim.
Sırların iradesi
Bana yazmayı öğretecek bir fısıltı, bir bozukluk, bir sessizlik,samimi bir güven.
Bazen bir dileği bu kadar güçlü hayal ettiğinizde, sonunda gerçekleşir.
Onu şefkatin cüretkarlığına emanet edeceğim.
Belki de bir bakışın anısını uyandıracak..
Bir akşam kaybettiğimi.
Bir garib aşık; aşkın hâli'ni üç kelebek ile anlatır.
Biri ateşe bakar, aşkı ben biliyorum, der.
Öbürü, ateşe yaklaşır, ben aşkın nasıl yaktığını biliyorum, der.
Üçüncü kelebek ise ateşe atlar ve yanar tutuşur.
Artık ona suâl olunmaz, senin verdiğindir.
Karşılıksız sevmek için yalnızca güçlü bir yüreğiniz varsa açın!..
Düşün kadarsın, düşün ne kadarsın!..
Bu hale ulaşmanın ne demek olduğunu ancak beni gerçekten tanıyanlar bilir der aşk.
Değer bilmezlik de bir tür cehalettir, Vesselam.
(Y.ed - Hikmet Arayışları Albümü )
Kayıt Tarihi : 26.11.2024 00:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bedende kafanın varlığı kanıtlanmış bir gerçektir!.. Ancak kafanın içinde aklın varlığı tartışma konusudur. (Sigmund Freud)
Her daim esenlikte kalın.
Saygılarımla.
doğruluk suları çekildiğinde
yosunlaşmış çirkinlik kayaları
ortaya çıkar. Zulmün ve hataların
kuraklığı hükmeder.
Teheccüt vaktinin rahmetini beklemek
gerekir..
TEBRİKLER SAYIN DEMİRCİ
İyidir...
Hem anlamayı, hem dinlemeyi mümkün kılar...
Fazlası
Biraz soru işareti,
Belki de "isyanın" ayak sesi,
Susarak konuşmak bazen tehlikelidir,
Yoğun bir birikmenin sonucu ise...
Tebrikler Engin Bey...
TÜM YORUMLAR (3)