Ölmek Şiiri - Orhan Demirtaş

Orhan Demirtaş
455

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Ölmek

"her nefis ölümü tadacaktır" diyordu Allah

ölmek mi?
...............evet, ölmek
birde yar için ölünse ne olur ?
ki ancak bu şekilde ölürsek diner bütün acılar
hem ölmek dediğimiz nedir ki ? Tanrının bahşettiği uzun bir uykudan başka

zaten, acıdan, kederden mürekkep değil miydi ki ? etten ve kemikten yaratılanlar
o ölüm ki, birazda dindirendir içimizdeki sonsuz kederi
madem öyle, çekilmez mi aşkın kahrı her şeye rağmen
asıl kötü olan ise sıyrılmaktır tüm kaygılardan,
ağır hüzne ve aşkın en acıklı hikayesine rağmen

işte o zaman öyle susar ki insan, berbat ötesi
ve aslında iç çekişlerle yükselen bir rezilliktir bu,
hangi ölüm böyle bir kepazeliğe dayana bilir ki ? henüz ayrılarak aşkın cehennemini yaşamamışken hem de

kim dayana bilir ki ? bir sevda ateşinin kükürtlü alevlerinde yanarken yok sayılmaya, sahipsizliğine sevginin, bitmesine insanlığın ve aşkın
ve sadakatin yavaş yavaş, rezilliğin ise bu kadar hızlı gitmesine kim dayana bilir ki ?

ve dahi iyiliğin kirlenmesine
ve kötülüğe kölelik etmesine iyilerin,
..................................kim dayana bilir ki ?
bir an önce ölüp kurtulmak varken rezilliğinden insanoğlunun

ölmek mi ?
................evet, ölmek
zalim ve hoyrattır denendiğinde ve soluk kesen bir zehir
hem ölmek tanrının bahşettiği uzun bir uyku değil midir ki? zaten, yeniden uyanmak için aşkın cennetine

bu rezil hayatın adaletsizliğinden gidip oraya, bir daha geri dönmemek, solan ışığa, karanlığına ayın, sevginin ızdırabına, kanına ve terine insanın, susmanın acizliğine, gecenin kederli sancısıyla bir çift gözün gölgesini hissetmenin hüznüne kim dayana bilir ki ?

ölmek,
o uzun uykuya gidip dönmemek bir daha acıya, kederin nefesini almamak yine ve yeniden,

bir daha düşmemek dünya denilen o bulanık suya

işte o zaman belki biter, kurduğumuz düşler içinde çekilen onca keder

yoksa, sevgisizliğin kahrına kim dayana bilir ki ?
bu zor hayattan sonra ve bir daha geri dönmeme korkusu olmadan insanlar alemindeki aşkın sanatına ve dahi saltanatına

kim dayana bilir ki ? sevginin kötülüğe köle oluşuna,
kalbin bedenden yar'sız ayrılışına kim dayana bilir ?

ölmek mi ?
o kimsenin görmediği bilinmez dünya yıllardır kollarını açmış gel diyor bana zaten. madem değersiz yaşamayacağım bir daha sonsuzluğunda ölümün ve ölümsüz olacağım madem ondan sonra, kim engel olabilir ki ? bir Tanrı'dan başka, benim bu soylu kurtuluşuma

bak, yine o muazzam beyaz ışık çağırıyor beni sonsuz denizine yavaş yavaş, kötülükler bu kadar hızlı giderken hem de

katlanarak korkunun azizliğine ve ölümün o korkunç denilen tepesine çıkmışken yeniden ruhum, bana, "gitmeyin efendim" kim diye bilir ki ? o andan sonra

yaşamak mı ?
...................yaşamak evet
bu bir çılgınlık olsa bile sevigiyi getirir belki bir bakış, yada gördüğüm düşlerimle yerin derinliklerine çekip ruhumu çıkarmazsa bile göğün nefesinin üstüne ve uğultusunu duymayacak olsam bile bir daha günün, gecenin, gökyüzünün

ve inim inim inleyerek gördüğüm düşlerin bilinmezliği ürkütse bile benimi, asıl mesele sevgisizlik ve bütün sorun burada aslında, yaşamdan ve ölümden bile önce

ölmek mi ?
..............ölmek evet
öyle ki, kederli bir aşkın işkence ateşlerinin kükürtlü alevleri içinde kıvranırken bedenim, henüz acımadan bana kimse ve sadece dinleyerek can kulağıyla ölümün sessizliğini ve düşün ki, tenha bir yalnızlığın içinde bulunduğum kederin sesini alarak yanıma, kim diye bilir ki, o, ve yani ölüm meleği geldikten sonra ruhumun gitmemiş olacağını.

Hem ölüm ne ki,
bitiyorsa bütün elemleri ve çektiği bütün kahırları yüreğin.

Gel artık öğret bana ey taşlaşmış bilinç, ey telaşlı akıl, nasıl olur düşünmek başka. Kalbimin sessizliğinin sükunetini bozan böylesi derin bir kederden sonra.

Ve düşün ki ölmüşsün. evet ölmüşsün. ağır bir işkencenin altında inim inim inlerken bile elini tuttuğun ve öyküsünü yazdığın destansı bir aşkla...

artık ne ki ölüm,
.......................evet ölüm ne ki artık
benim kadınım, ah benim biricik sevgilim,
vurmuşken senin gibi iyi yürekli bir meleğin adının bütün harfleri ecelime ve kutsal bir yazı ve yeryüzünde olmayan değerli bir taş gibi parlayan o saydam güzelliğin geçmişken benim haneme

ölmek
evet, ölmek ne ki artık, ne Araf, ne sürgün
...................ne binlerce işkence

................ah benim biricik aşkım

Orhan DEMİRTAŞ

Orhan Demirtaş
Kayıt Tarihi : 20.4.2020 08:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Orhan Demirtaş