Öldürür, Sallanı Sallanı Kafir (Yosma) Ş ...

Bekir Sıtkı Erdoğan
23

ŞİİR


69

TAKİPÇİ

Bir yar sevdim, etekleri yeldirme,
Yeldirir sallanı sallanı kafir...
Sakın dedim, kimselere bildirme!
Bildirir sallanı sallanı kafir...

Ağına düşmüşüm artık çarnaçar,
Ben ondan kaçamam, o benden kaçar.

Tamamını Oku
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 23.01.2011 - 17:34

    Derim ki gelin açık ve net olalım; sade ve şeffaf olalım..

    Derim ki gelin kavamları özüyle vurgulayalım..

    Derim ki gelin bir olumsuzuluğu etkisizliği Ayva ayva..Elma elma diyelim..dolandırmayalım..
    Gelin derim ki eleştiri şiire başka.., şaire sunulan saygı başka..sap ile samanı bir birine karıştırmayalım…

    Üstelik bir de kendi algınızla digerine neden saygı duymuyorsun önyargısına girmeyelim... Saygı ve sevgi belki öyle şiirle üç beş kelimden ibaret olabilir, ama ne zaman ki insanlar arası iletişimde söz konusu ise bu kadar ucuz ifdade edilip, yok saygı yok..yok bende çok saygı var .. yanılmasına lütfen girmeyelim..

    Derim ki işte sözüm ortaya içselliğindeysek ve onda samimiysek..:’sözüm ortaya demenize” gerek olmadığını bilelim… Eger diyorsanız bunu, o zaman bilakis kafalarda soru işareti oluşturduğunuzu.., yani aynı ..’yalanım varsa Allah çarpsın’…iyi de yalanın yoksa bu yemin niye ki.. benzetmesinde olan durma düşmeye gerek olmadığında buluşalım..

    Yani şimdi küfür kaba-saba..yosma hitaplamalar ve sair eger bunlar etik değil ve toplum tarafından kabul görülmemesi gerekir diyorsak.. Tutupta bunların neden dendiğine edebiyat yapmayalım..Önce eger istenmiyorsa kesin tavrımızı koyalım…

    Edebiyat adımı..sosyolog..öğretmen..matematik uzmanı ya da din admı..düşünür..filozof her neyse bilakis, onların eger olmasını arzu etmiyorsanız, kesin ama dışlamaz tutumunuzu ortaya koyun ki..onun ancak bir olumlu etkisi olsun topluma… Gelin derim ki bunu biraz anlamaya calışalım..

    “Yok bak canım seni ben yanlış anlamadım ve tabii ..p..p..ppp diyebilirsin..çünkü ekonomik.sosyal..ve öz çevren yoksul ve yoksun ve eğitim düzeyi yüksek olmayan çevreden geliyorsun ..sen yosma diyebilir..gel ulan eve..git ulan bakkala diyebilirsin…”…Gel kızım dızimi döğmeden seni düveyim..başıma bir bela gelmesin..de” diyebilir-kızınıda dövebilirsin
    Eger böyle deniyorsa bu nasıl anlayıştır..
    Ve diyelim ki şiir değil 60 sene önce üç yız önce yazılmış olupta adamı kesin..sevgilileri yakın diyorsa..şımdi ki çağımızda bunu anlayışla karşılayıp hiç eleştiri yapmayalım mı? Bu nasıl bir anlayış..demiyelim mi?

    ....Zavallılar ne yapsınlar ata sözünü yanlış anlamışlar beş yüz olmuş! Şiiri ehh işte o zaman yosma demek adam kesmek normalmiş mi diyelim..
    Bana kalırsa esasında buna insanla ve onun iletişimyle ilğili tüm kavramlar da o şiirse şiiri..o hikaye ise ya da romansa vefat etti hadi saygı duydum demek..o kişiye olan saygısızlığın en büyüğüdür…Kaldı ki eleştiri kişiye ölmüşe değil..şiirine yapılıyor…İşte beni vuran halen içimde saygının en yücesini yaşattığım eğitmen gibi insanlarımızın bu denli ucuz saygı .sevgi kavramlarını algılayıp..kendimize öğrenci gördüğümüz bize, sunması.. kalbime saplanan bir bıçak gibi…Yani sevgili öğretmenim vurun bizi daha iyi.. Bunu toplumsal açıdan söylüyorum..

    Olmaz..efendiler..İsan ilişkisi insana saygı ve hitplama da ne alt ne üst ne kıdem ne zengin ne fakir…Nice çok ucuz ve olumsuz iletişim ağında olan ve karşılıklı saygıdan zerre nasiplenmemiş..zümrelerle dolu…
    eğitim düzeyi yüksek..sosyeteler gördüm

    Ama nice Anadolunun ve gecekonduların derininde yaşayıpta ..ekmek peşinde tırnaklarıyla toprak kazıp ancak ilkokul eğitimlilerin ..evet nice onların insan özünde ..hitaplamasında dahi..insana saygısında dergah zenginliği bilgeliğini kendi kulağımla işttim/yaşadım..

    Edebiyatcı ve şair hele bir de ustaysa özellikle onun en önemli sorumluluğu halkına ve insana güzellik..kardeşlik..dostluk..ve edepli iletişime sözcükler ve alternatifler üretmek, kavramları özden sunmak badem acıysa…acı..elma kurtluysa kurtlu..demektir..

    Ve özlikle..şeftalinin tadını..kiraz suyunun vitamini..gülün mis kokusunu..nergisin sarı beyaz renginin çoşkusunu..yaseminin narin güzelliğini ..onları ise sevmeyi ve sevdikçe ..saglıklı ilişki/iletişim yaşamlarını olumlululuğu insanda ..toplumda etkilediğini bilmesi ve işlemesidir…

    Neyse..bugün benden bu kadar..

    Saygıyla..

    Cevap Yaz
  • Emel Baran
    Emel Baran 23.01.2011 - 16:34

    Budur işte,düşündüren,konuşturan,araştırmaya yönelten.Forum sayfasından daha hareketli bir ortam yaratmayı kaç şiir başarabilir.

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor 23.01.2011 - 16:10

    'Aranan İsim 'yosma' Yosma 1. Zarif, kıymetli. 2. Edalı, işveli. 3. Şen, güzel.

    Allah ömür versin, saygıdeğer Bekir Sıtkı Erdoğan'ın bu güzel şiirini, lütfen çarpıtmayalım. YOSMA kelimesinin sözlük anlamını bulup yazdım yukarıya. Bazı yörelerde bu kelime daha başka yorumlansa bile, seneler önce, Ağrı vilâyetinde bir öğrencinin adının Yosma olduğuna şahit olmuştum.

    Kıymetli şair Sayın Bekir Sıtkı Erdoğan'ın gençlik yıllarında yazmış olduğu bir şiir ki, bu şiirde 'YOSMA' kelimesinin güzel, şen kadın anlamında kullandığı bir gerçektir.

    Bekir Sıtkı Bey, dindâr, ama yobaz olmayan, son derece saygıdeğer bir insandır.

    Yazdığı DÎVAN'ın bir an önce basılmasını dört gözle bekliyoruz.
    Kendisine saygım sonsuzdır.
    Üzülerek, bazı arkadaşlarımızın yorumlarını okudum. Onu tanısalardı, böyle yazmayacaklarına eminim.
    Allah uzun ve hayırlı ömürler nasibetsin. Hâlenur Kor

    Cevap Yaz
  • Nadir Şener Hatunoğlu
    Nadir Şener Hatunoğlu 23.01.2011 - 15:48

    Saygı ile..
    Biraz önce, şairlerimizden Fatma AKAR'ın. ' İhanet ' başlıklı şiirine yorum yazdım. Bu günün şiirine yorum yapan dostlarımızın görüşleri doğrultusunda olduğunu anlıyorum şimdi.
    Bilindiği üzere her oluşum, her duruş, her söylem, dönemi içinde değerlendirilir. Gelip geçmiş milli eğitim bakanları içinde, Hasan ALİ YÜCEL'i gözü kapalı anlatabilir, yorumlayabilirim. Gelin görün ki çektirdiği bir fotığrafta, -özel olarak- ağzında sigara var; tüttürüyor. Aynı şekilde ulu önderimiz Mustafa Kemel Atatürk de ağzında sigarayla fotoğraf çektirmiş bulunuyor. Bir fotoğrafta da elinde tespih...
    Dostlarım, bir dönemde 'çok güzel' sözünü karşılamak için 'yosma' denmiş olabilir. Aklımıza hemen Kambur'un Esmeraldası gelmemeli. Kaldı ki çevremizin yoğurduğu kişiliğimiz, gençlikte kimbilir ne yozluklar sergilememize neden olmuştur.
    Doğrusu istenirse, ben şairimizin Yosma şiirini değil de ' Hancı ' =Binbirinci Gece' şiirini daha akıcı buluyorum: Dil üstünde kayan kaymak rahatlığında...
    Şairimize de yorumcularımıza da içten saygılar...

    *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*

    Cevap Yaz
  • Emel Baran
    Emel Baran 23.01.2011 - 15:48

    Akşam şiirin tamamı vardı,ne oldu ki böyle.Birileri rahatsız olduğu için engellendiğini düşünmek bile istemiyorum.

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 23.01.2011 - 14:34

    Gel de söyleme. Herkes yorumunda özgürdür şiir ona ne anlatıyorsa, şiirden ne çıkarıyorsa bilgisine tecrübesine, algısına göre düz bir yazıyı, veya iki kişi arasında geçen bir konuşmayı veya kendisine hitaben birisinin bir söz söylemesini herkes başka türlü algılıyor. Dialog kopukluğu denen şeyde bu olmalı. Çoğumuz kazı koz anlıyoruz besbelli. Yani şimdi ortaya bir soru yönelteceğim; sizler bazılarınız evde eşinizle, çocuklarınız anne ve babanızla ya da bir komşunuzla konuşmadan önce notlar mı alıyorsunuz? Herkes bilgisine, görgüsüne aldığı eğitime göre konuşur karşısındaki ile sözle iletişim kurar. Tabii yüksek tahsil yapmış diyelim bir doçent hanımla, şehirden biraz uzak yaşayan zamanında kız'dır okuması iktiza etmez diye fetva verilmiş bir hanım aynı düzeyde mi konuşur? Üstelik yarım yamalak ta bir dini eğitm almışsa, açar camı: kıız körolası çabuuk eve gel şimdi babn gelir diyebilir. Eşiyle şakalaşırken kaş yapayım diye göz de çıkarabilir. Ee dışlayalım mı bu hanımı?Biz bir halkız herkes birbirinden sorumlu olmalı. Görev kime düşüyor? Öncelikle anne baba ve yakın akrabalara daha sonra öğretmenlere, eğitimcilere. Diyelimki fakir ve çok çocuklu bir aile çocuklarını türlü fedakârlıklarla okutuyor, anne ve baba da bu eğitimden nasibini alaz mı? İnsan tekâmül etmeye müsaittir. Aileler devletler böyle böyle gelişir. Öncelikle, insanda iyiye, güzele yönelik heves olmalıdır. Şimdi şiiri ele alırsak bu düz bir yazı bir metin mi? değil öyleyse devlet dairesinden gelme bir resmi yazı değilse şiirde de mecaz denen bir şey varsa, ve de türk dil kurumunda yosma diye bir kelime varsa ki manası hep kötü bilinir. Okuyalım kardeşim hevesli olalım güzeli doğruyu öğrenmeyi talep edelim. Tabii sadece kadını değil, insanı kötü isnatlardan kötü yargı ve lakaplardan münezzeh kılalım. Buraya kadar doğru. Hayatı da bir zindan gibi görüp ve her temiz vijdan da bir leke aramaktan vaz geçelim. Sözüm ortaya. Herkes gibi benim de belki savunduğum doğru bildiğim değerlerin de eksiği olabilir. Biraz birbirimize hoşgörüyle bakalım ve şairlere şiirlerine böylesine art düşünceler yanlış yargı ve yorumlarla hele de hayatta değillerse daha da saygılı olalım. Lütfen lütfen saygılı olalım.

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 23.01.2011 - 14:19

    Yani anlayacağınız, gerçek yaşamda binlerce yıl halen geçerli olan erkekler cuntası toplumu malesef halen şiirlerimizde de erkekler cuntası edebiyatcıları payını olarak..ve kimlerininde bu çarpıklıktan kendine pay çıkartarak devam ediyor yaşamlarına…

    Şair kadınlarımızın ise kimisi habersiz bundan herhalde..; bu şiiri dahi alkışlıyorlar..Bu kulağıma, bravo erkek cuntası şair der gibi geliyor..

    Ama bakın bazı yorumlarda kendini aşabilmiş onurlu şair kadınlarımızdan kimileri ise hemen onuruyla koyuyor ortaya eleştirisini…
    Yani şair olabilmek biraz da kişinin kendini aşabilmesiyle mümkün…ben-biz bu toplumun özünden geliriz..bu toplum bizim, ancak kendi duyumunu aşamamışların erkek şairler cunatlı bir toplum benden-bizden değil/olmamalı günümüzde…
    Şair ..bire şair.., sen gel en iyisimi daha kaşfetmeyi bekleyen binlerce adam gibi sevgiline ahenki/uymu tümleşmiş imgeler, simgeler, hitaplamalar ve metaforlar üret sevgiliye adam gibi...
    Saygıyla..

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin 23.01.2011 - 13:22

    Şiir bir yerde çelişkileri içinde barındırır… içindeki yaramazlıkları.. Çoğu zaman içinde ki cilveli sesleri kişiye, sevgiliye..eşe demez..ama şiirleştirir…İçinde ki aykırı sesleri, aşağılama ve olumsuz hitaplamlar ortada düğüş-kavğa..nefret vs yoksa, kişinin, sevgilinin suratına söylenmez.. Ne edilir şiirleştirilir..
    Bir gariptir bizdeki sevme ve bu bir yerde adeta aynı çocuğu cımdıklaya..cımdıklaya, tokatlayarak ya da ıssırarak çoçuk sevmeye, yetiştirmeye benzer.. Böyle olmasınındır esasında bu alanlarda toplumda olan sapıklık ve dışlanmışlık insanlıktan..
    Bizde sevgi kavramı ve çocuk yetiştirme kavramı lakin biraz da sakat bir anlayıştır…Dünyada, evrensel insan odaklı bir benzeri olan başka bir kültürel-sosyal yaşamlı ülke yoktur bu toplumsal boyutumuzun…
    Nedense, diyelim ki örnek bu şiirde gerçek hayatta ki aşağılama olarak kabul edilen ama şiirde ‘yosma’ diyerek kadına olan sevgiyi yücelten bu durum, hep erkekten kadına olmuştur…Örnek siz hiç, af buyurunuz.., bir kadın şairimizin aşkta yüceltiği bir erkeği şiirinde hiç.., kavat..ya da p..z..nk hitaplamasını imge, simge ya da metafor yakıştırmalı çoşkulu dizeler, şiirler okudunuz/duydunuz mu?

    Anlayacağınız bu anlayış bizde eskilerden kalan illüzyonlu sakat bir anlayış, cağımızda ise: “hayat sadece içki ve seksten ibaret değildir” zihniyeti gibi gerici bir zihniyettir…Şiir, şiir olabilir..hatta vezinli oluşu tam onun kıvamına oturtulmuş da olabilir..hatta akıcıdır şarkısını dâhi melodileştirebilirisiz de..Ancak toplumumuzun .aşk..kadın..erkek..tutku , sevi-saygı boyutlarında adeta birer zarralı iletişim ve anlayış virüsleri gibi bedende, beyinde ve iffetsizlikte kronikleşmiş birer yaradır..
    Yosmalığı hayat kadınlığı olarak yapanlar denince aklıma ilk gelen onlarında insan özlü ve insan onurlu oluşları gelir. Onlarda ki onur öyledir ki ne bir şairden, başkan..başbakan ve onun yardımcısından.., artist.., spiker..,ticaretci ya da memurdan, polisten hiç te az değil, hatta kimi zaman onlardan daha da yüksektir..
    Bu sözüm ancak yosmalığı hayat şartları-zorunlukları için yapanlar ya da yapmak zorunda olunlar ona şart koşulanlardır.. evet en az bir doktor kadar onurludur onlar..
    Ama yosmalığı sosyetelik ve durmak bilmez maddesel ve aşırı ihtiras ihtiyaç güdülerini karşılamak için yapanlarda onur, aynen gözünün içine baka kaba yalan söyleyip….evrensel hak/hukuk..özgürlükten yoksun illaha ki kendi çıkarı..kendi adaleti, dünya ya da inanç görüşünü topluma zımbalamak, aşılamak isteyen siyasetci kadar onursuzdur…

    Konuya dönersek..şiirin ve sanatın özgürlüğü sınırsızdır..Onun için bu şiir ancak bu noktada saygı görür..Ve o halde sanat ve şiirde sınırsız özgürlükse ..ona bakış açısı ve eleştirisi de sınırsızdır..Yani bu şiir değildir, böyle şiir olmaz-olmamalı diyen yok..Gericiler gibi beğenemdim, yıkın ya da böyle sanatın içine ederim diyen de yok..
    Ne var..Ya bire kareşim hiç olmazsa günümüzde şiirle seveceksen şiirsel yiğitlikle ve ADAM gibi sev..
    Yorumum böyle. Şairine saygı..
    Saygılar..

    Cevap Yaz
  • Nadir Şener Hatunoğlu
    Nadir Şener Hatunoğlu 23.01.2011 - 11:45

    Saygı ile..
    ' Seçme Şiirler ' panosunda şaiirimizi görünce, doğrusu heyecanlandım. Nedeni, altmış yıl önceki ' ben ' ve üstteğmen
    Bekir SITKI ERDOĞAN.Şair dostlardan ve okurlardan özür dileyerek, bu yorumda biraz özele kaymak zorunda kalacağım.
    Pek değerli şairimizden de, belleğimde biçim değiştirmiş görüntüler olmuşsa, peşinen özür diliyorum.

    Efendim ben, Tercan (Mamahatun) doğumluyum. Tren, ilçemizden on beş km. uzaktan geçiyordu. Buraya ' İstasyon ' diyorduk. Şimdi ' Mercan Beldesi.' İstasyonda bir un fabrikası vardı. Sanırım stratejik önemi nedeniyle ordumuz burayı korumaya almıştı. İşte Üstteğmen Bekir SITKI ERDOĞAN, bu birliğin komutanı idi.
    İlçe ile istasyon arası, toprak (stabilize) yoldu. Şimdi asfalt. Otomobil denilen ucube (!), sadece valilik makamında vardı. İlçeye teftişe geldiğinde, biz çocuklar elimizi dokundurmak için yarışırdık. İşte bu koşullarda üstteğmen Bekir SITKI ERDOĞAN da ilçe ile istasyon arasını, bisiklet ile yü-
    rüyordu (1950-51).
    Yıllar geçti. 1957-58 oldu. Tüm yurtta ve basında bir şiir, ortalığı inletmeye başladı: HANCI=Binbirinci Gece. Bilmem ki kaç dergi ve gazeteden bu şiiri kesip stokladım. Yazarını -gıyaben de olsa- tanıyorum ya... Üstelik hemşerim saymışım ya... Türk insanının doğalına yatkın yazması, kendisine haklı bir ün sağladı.
    1964 yılında, Mersin Öğretmen Lisesi'ne atandım. Mersin'i sadece ' Doğa ' güzelliği demekle tanımlarsak, zayıf olur: Denizi, güneşi, dağları, bahçeleri, kayaları, göğü...muhteşem.
    Düz yazılarımla gidişata uymuştum. Bir de gördüm ki bilimselde düzyazı iyi de, kırbaç şaklatma işinde yavan... Başladım şiire...
    Bu şiirlerimin arasına, -Hancı- şiirine nazire olsun diye, ' Yolcu ' başlıklı şiirimi de kattım:

    ' Gurbetten gelemem, gurbetliyim ben;
    ' Ayrılık közüne mangal olmuşum.
    ' Ne handır ne hamam elimden giden;
    ' Tahtını yitiren kral olmuşum.
    ****
    ' Ne mutlu yolcuya bir resmi varmış;
    ' Ne çıkar yarısı olunca yırtık.
    ' Bendeki hayalin Tümü kararmış;
    ' Zindanda yürüyen biriyim artık.
    ....................
    ...................
    Kekemesiz okuduğum ölçülü ve uyaklı şiirlerin -belki- başında gelir Bekir SITKI ERDOĞAN'ın şiirleri. Günün şiiri olarak seçilen ' Yosma ' da bunlardan biri... Saygılarımla.

    *Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*

    Cevap Yaz
  • Çan Talyalı Karia
    Çan Talyalı Karia 23.01.2011 - 11:19

    çok hoş bir şiir zevkle okudum tebrikler

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 60 tane yorum bulunmakta