ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER-(7) :Sultan Ahmed
Mustafa CEYLAN
“Kumrî vü bülbül okur Hak zikrini her dem velî
Ahmed ibn Veys okur bu sözi takrîr eylemez.”
*
Ey Şiir !
Anlayamadım seni, tanıyamadım. Tutamadım ellerinden. Yandın ve yaktın beni de. İçime girdiğin anda darma duman ettin içimdeki şehrimi. Dur durak bilmiyorsun. Makam ve mekân tanımıyorsun. Bütün zamanların hem içinde, hem dışındasın. Hattâ zaman senin oyuncağın olsa gerek.
Sultan, şah, kral, komutan… Çiftçi, işçi, amele… Yoksul, zengin, banker, fakir.. Uzun boylu, çüce, şişman… Hiç kimseyi ayırd etmeden yerleşiyorsun canının çekirdeğine ve bana benzetiyorsun hepsini de.
Çoğunda çileyle besliyorsun şairini. Gözyaşıyla yoğuruyorsun, ölümle sınıyorsun sana tutkunları.
Şehirler, içinde yaşayan insanların yüzünü giyerler kendilerine. Coğrafya ve eşya, insan enerjisi ve yansımalarıyla renk alır üstüne. İnsansız ve renksiz şehirler, medeniyetleri yerle yeksan olmuş harabeler-ören yerleri gibi ıssız ve sessiz olup, yarasaların kanat şakırtısıyla korkulan yerlerdir. İnsanı cıvıl cıvıl, insanı gülen, hoş gören ve yaşayan-yaşatan şehirler var ki, dinamik, üretken ve sanatkâr ruhlu… Ben bu ikinci sanatkâr ruhlu şehirlere tutkunum.
Şiirin raksı, sözün musikiyle gül bahçelerinde, dolunaylı gecelerde yüreklere aksetmesi yok mu, işte yakamozun ışıltıladığı su zarı olur çıkar tenim ve kalemim kendi girdabından bin ilham dizer gönül defterime…
Şehirler ve şairler iç içedir hep. Şiir çoğunda şehrin adını şaire vermiş, şaire yeni-yepyeni bir isim takmıştır.
Kumru ve bülbül gibi Hak zikrini yapan velilerin yaşadığı iklimi yansıtan Sultan Ahmed, Bağdat şehrinin tarihte kalmış Sultanı, şair sultanıdır.
*
14. Yüzyılda üç şair öldürülmüş. Bunlardan ikisi Kadı Burhanettin ve Nesimî dir. Üçüncüsü ise edebiyat tarihçilerinin ve araştırmacıların Ahmed Bin Üveys dedikleri Sultan Ahmeddir.
Şiirlerinde İbn Veys, Ahmed, Ahmed b. Veys, Ahmed İbn Şeyh Üveys gibi mahlaslarda kullanan şairimiz, 1410 yılında Karakoyunlu Türkmenlerinin başkanı olan Kara Yusufun ordusuna karşı mağlup olur ve öldürülür.
*
Açın tarihin tozlu raflarını, yıkayın hakikatin ışıklarıyla cümle dehlizlerini ve güne güneşe çıkarın tarihi... Göreceksiniz ki, Anadolu dışında, Yemen, Bağdat, Şam; Trablusgarb, Cezayir, Tunus,Üsküp,Gümülcine dahil nice Dünya toprağında ayyıldızlı çiçekleri görürsünüz ve size bucu burcu gülümserler hep...
Bağdat, bizim diyar...
Bağdat, şiirin ve şairin mekânı...
Hep bizim olduğunca güzel durmuş Bağdat, güzel bakmış...
Ama şimdi öyle mi?
Şimdi kan ağlıyor değil mi?
Şimdi boynu bükük Bağdatın...
Öldürülen Şairimiz Sultan b. Üveys de Bağdat sevdalısıdır. Bağdatı bağdat yapan komutanlardan, sultanlardan birisidir.
*
Sultan Üveysin dördüncü oğludur. Sultan oğlu Sultandır yani… Bağdat ve Azerbaycan hattında hüküm süren, İlhanlılardan sonra bölgeye hakim olan Celayirli bir aileye mensuptur. Taht kavgalarıyla dolu olan tarihin sinesine, Basra Valisi iken büyük kardeşine karşı isyan bayrağı çekerek onu yenen, Tebrizi işgâl edip, kardeşi Hüseyini idam ettiren, öteki kardeşlerini de pasifize eden korkusuz bir komutan ve bir liderdir... Ancak, Timur karşısında şansı bir türlü yaver gitmemiştir. Timur orduları onun zamanında iki kez Bağdatı yağmalamıştır. Sultan Ahmedde Timurdan kaçarak Yıldırım Bayezıda sığınmak zorunda kalmıştır.
Hattâ Timur ile Yıldırım Bayezidin arasının açılmasına sebep Sultan Ahmeddir diyebiliriz. Çünkü, Bayezidin oğlu Mustafa çelebi ile Sultan Ahmedin kızı arasında söz kesilmiş, dostluk akrabalığa kadar ilerlemiştir. Fakat Timur, sürekli ulaklarıyla Yıldırıma mektuplar yazarak Sultan Ahmedin kendisine teslimini istemiştir.
Osmanlının desteğiyle Sultanlığını yaptığı Bağdatı bir kaç kez ele geçirmiş, kentte imar çalışmaları gerçekleştirmiştir. Timurun vefatından sonra Karakoyunlu Türkmenlerinden Kara Yusuf Bağdatı ele geçirmiş ve bizim şair Sultan Ahmedi öldürmüştür.
Şiirleri bestelenen ve 15. Yüzyıl sonuna kadar musiki dünyasında besteleri okunan Sultan Ahmed, Şirazlı Hafızın dostudur. Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler kaleme almıştır.
*
Ahmed Bin Üveys(Sultan Ahmed) in 1267 beyitten meydana gelmiş, Bağdatta kaleme alınmış bir divanı bulunmaktadır. Divanda naat, gazel, kıta, rubaî, beyit, fahriye ve müfredlerle beraber 300 manzum eser bulunmaktadır.
*
Demiş Ki:
GAZEL
Kim ola dün gün işinde fikr ü tedbir eylemez
Neylesün tedbirî bende çünki takdîr eylemez.
Hayr u şer nakkâş-ı bî çün yazdı bir levh-i cebîn
Âdem oglı cehd edüp ol nakşı tağyir eylemez.
Âyet-i “Nahnü kesemnâ” ma’nisin her kim bilür
“Yef’alu’llâh mâ yeşâ” bu sırrı tefsir eylemez.
Her kime oldı müyesser künc-i genc-i ma’rifet
Padişâh-ı vakt olupdur hizmet-i mîr eylemez.
Her kimün kim aklı vardur ol bilür hâli nedür
Bu güni tanlaya koyup anı te’hîr eylemez.
Ârif olur hâliyâ işbu elemli dünyede
Şâhid ü şem’ü şarâb u nukli taksîr eylemez.
Defter-i ömri hisâb-ı âhir oldı câhilün
Bed-ameldür cüz gam-ı bîhûde tevfîr eylemez.
Dem geçürdi merdüm-i dil-hasta-i çeşmüm benüm
Cüz sirişk-i lâle-gûndan nâme tahrîr eylemez.
Kumrî vü bülbül okur Hak zikrini her dem velî
Ahmed ibn Veys okur bu sözi takrîr eylemez.
SON SÖZ DE BİZDEN OLSUN
*
ÜVEYS-İ AHMED BAĞDAT GÜLÜ(GÜLCE-Buluşma)
Timurla Yıldırım’ın Çubuk Ovasında
Fillerle çarpışması asla fırsat değildir.
Vardır sebebin sebebi, gizlidir, örtülüdür
Açar kalp gözü zaman çekmecesini
Büyük olay savaş, ölüm;
Asla vasat değildir.
Giy sultan kaftanını, yürü cellad üstüne
Altın iğne ipliği, neden geçmez delikten?
Seninse şehr-i Bağdat, şarap dolmaz destine
Alnındaki yazıda mağlup olmuşsan ilkten
Hoyrat esen rüzigâr, başını döndürmüşse
Yüreğine duvar ör, tunçtan, taştan çelikten.
Yağız atlar yelesi tarih yazar bilirsin
Bir söz söyle, susup geçme devrandan
Etkili olsun sözün, haydi durma balam can
O sözünle
Ya oğul balı kesilirsin,
Ya da idam edilirsin.
Sırf bu yüzden işte
Takvimlerin çığlığı
Sana ruhsat değildir.
Hicranını yükle iklimlerin içine
Yıkılan, yanan Bağdat yağmuru
Yeniden yağsın can vermek için
Gönüllerin has bahçelerine
Ve
Bağdat gülü koparıp gönder
Üveys-i Ahmed’e bir gece vakti…
Tersine kur saatleri tersine
Yükle düşlerini zaman makinesine
Dost uğruna can verilir fidanım
Çağ yıkılır bilirsin
Dostun imdat sesine…
Dicle Fırat iki öksüz kız,
Dökerler gözyaşını sultan mendillerine
Ay şafağı vaktidir topla eteklerini
Bir türkü söyle yeni baştan unutma
Bir türkü, mor gömlek çağrı yüklü
Bağdat güzellerine….
Mustafa CEYLAN
Mustafa CeylanKayıt Tarihi : 20.3.2012 01:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!