ne demeli
neresine dokunmalı
sevda günlerinin tükenmez çileleri çekilmezliğe dogru yollanmakta
bir şeyler yapmalı
yapmalı ama bir şeyleride bozmamalı
eksiltmemeli saygıyı
kusur etmemeli
asi zamanların hırçın delikanlsından eser kalmamış şimdi
bir garip sersesi çoktan hükümde bize
neyi nasıl kaybettiğimizin farkında bile değilmişiz
azala azala büyüyorum hüzün çıkmazlarında
nere uzansam yüreğime dalmak istiyor aşikar
almam
kapılar kapalı demişiz
neye baksam binlerce göz
ama sarhoşluğu bakışlarla seviştiren değil
ama içimin derinliklerine tahtlanan değil
ama sen değil sevdicanım
sen değil
hiç bir göz sen değil
oysa
öldüreceğim demiştim gözlerinden kalanları
oyy benim çiçek sancılarım
oyy benim darmadağınığım
sessiz sessiz şiirleniyorum şimdi ardından
çekemeden içime bütün papatyaları
nefeslenmenin derdine düşmüşüm
uzanamıyorum sana
dermansız değilim haa
amansız bir hastalıkda yok bedenimde
gözlerinsizliğe esrolmuş kayboluşlarda bulmuşum kendimi
daha şimdiden rakısızlığa mahkum etmişim gülüşlerimi
dolduramıyorum seni
içemiyorum
oysa öldüreceğim demiştim çilingir sofraların plastik kadehlerini
şimdi sensizlikte parçalarımdan doğmanın derdindeyim
kitapsız günlerin bükmeye çalıştığı boynumu dimdik tutma sancısında
küstahça yaşamaktansa
özgürce sevme arzusu üzerine yoğunlaşmış
sevdadan vaz geçmektense
ölüm özlemeyi görev almışız bedenimize
içimizi aleme açma hayalleri tutuştursada gönül hırsızlarının düşüncelerini
kapalı kapılar ardındaki varlığınla kin kusmuşuz
açamamış hiç bir göz
açamamış
oysa
içimde öldüreceğim seni demiştim
çünkü hiç bir gülüş lezzet sunmuyor artık
izin vermiyor varlığını derinlerde hissedişlerimin heyecanı
yaklaştırmıyor
dün lerin dayanılmaz yükü posta koyuyor
olmaz diyor
olamazz
en sert tepkilerin dahi yumuşaklaştığı anlarda çıkıyorsun sen
rest çekiyorsun
hastir çekiyorsun
def ediyorsun
zaten girilmesi imkansızlardan bahsediyoruz sevdicanım
boşluk yok
hiçte olmadı
oysa
seni cılız sevdalardan kalanlarda öldüreceğim demiştim
dün yine sende kaldım sen farkında bile değilsin
dün yine sabahladım
sarmaşdolaşlığımız ın dayanılmaz tatlanısını yaşadım kapalı gözlerimle
uçtum
açmak istemedim gözlerimi
yaşamak istemedim sensizliğin üzerime çökmüş işkencesini
sıyrılmak istedim içinde sen olmayan her şeyden
tutunacak dalları kırmak korkusu üşüttü beni
üşüdüm
üşüdüm ama açmadım gözlerimi başka bakışlara
lekelemedim sevda çiçeklerinin gölgesinde yaşanmayı bekleyen ç-çocukluğumuzu
şiirlendim
oysa
ben seni mısra mısra öldüreceğim demiştim
karantinaya almakda yetmedi türkülerimizi
bir şekilde doldular gene ait oldukları yere
gene karanıkları yıkma derdiyle saldım derinlerime
taze taze dokunuşları hissettim
havalandım
kesildi hayallerimin dünya baglantılarının çileleri
kopuşlar yaşadım insan olmanın utancında
sevişler çogaldı
özleyişler depreşti
son buluşlar yıkıldı
iç gıdıklayan sevda titreşimleri iyicene hissettirdi seni sevdicanım
oysa
ben seni türkülerde öldüreceğim demiştim
ağlamaklı bakışlarımı hissettirmeden öldürme çabalarımda boğuluyorum artık
sağımda sen
solumda sen
önümde arkamda her yerde sen
bu kadar senin içinde sensizliğe ne kadar dayanabilirim oyy
ne yapabilirimki
bendekide bir yürek
etten
vallahi etten kemiği yok
her nekadar taştan nitelenmesine muhatapsakda
her ne kadar içini gözlemleme derdine düşmüşleri kovalasakda
her ne kadar hapsedilmişleri yasaklamış çıkarmasakda
bir yerlerde sıkıştırılmış güzellikleri özlemekle meşguluz
oysa
ne kadar bıraktıysan o kadar öldüreceğim demiştim
katil olabilmekte kabiliyet işiymiş anladım bunu
istemekle olunmuyormuş
gerçi istiyormu istemiyormu bilmiyoruzki kendimizi
her şeyin olduğu gibi cinayetinde yol yordamı varmış
öldüreceğim demekle öldürülmüyormuş cannn
ben öldürmeye çalıştıkça sen doğmaya devamdasın
oyyy
oyy ben ne zavallı bir keşmekeşim
ben ne zavallı bir sarhoşum
ne öldürmeyi başarabiliyorum seni içimde
ne yaşatabilmeyi
ben beceremiyorum
ben beceremiyorum ama
dudaklarının arasında bal tadında sözleri dök nolurr
dök
bir bak pembeden başka renk kalacakmı gecelerde
ışıksızlıklar nasıl renklenecek
dök nolurr
sona erdirme sonsuzluğu
bırak çocukluğumuz çılgınca yaşamaya devam etsin
siyah beyaz bir film gibi sona ermek yakışmaz sevdamıza
FUFUKA
Ömer YazıcıKayıt Tarihi : 19.2.2011 00:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!