Göğsü, sahibine başkaldırmış, burnu küçük, dudakları orta halli bir düşle Sarmaş-dolaş oturmuşum. Suskun mu suskun olan bu mahalde Bütün acılarımı ört-bas edip, Kederli bir sevişmenin şiirini düşürüyorum bir çift gözün gökyüzüne… Hangi tasvire yönelsem, Benzetmeler, eksik bir eziklikle tükenip gidiyor Kör-topal edebiyatımızın, ucu sürekli kırılan kalem hüznünde… Zamana sığmayan bu orta hali yüksek rakım sevişme heyecanı Dur-duraksız bir kanama bırakıyor, aklımın sevişken tecrübesizliğine. Ne yapsam kendime zarar, ziyan sonuçlar elde ediyorum. Tam öpmeye kalkışıyorum, Sevişme engelim takılıyor spermin akılsız heyecanına. “Bu, köprü altı bir sevişmeye benzemiyor” diyor zaman O köprünün altından çok sperm geçti, dikkat et, aman… Yani nerden bakarsan, nikâhsızım mutlulukla. Umut etmek, yasak türkü tadındadır, kaçak mı kaçak. Fakire ekmek, bize işkence ayarında bir kıvamsızlıkla, Terli terli, almış başını gidiyor… Kime nasıl davranacağını ona anlatmak haddimiz değil elbette Ama neylersin, Bir yerde acıklanıyor insan, “Niye, bende mutluluğun devam haliyle sevişmeyeyim” diye Hem de kadere söz ederek, bu Agnostik sefillikle… Doktor tavsiyesidir, Sigara konusunda kapitalizme hizmet ayarındayız, Ama her yudum kaçak tadındadır Ve ağır yasaklı, pişmanlıklar bırakıyor karbondioksit deposu ciğerlerime. “Sevdadandır” diyor, Bernard SHAW üstadım Eşkıya çığlığıdır biraz da olsa, nefeslere abanışım Bu yüzden kusura bakmayın saygıdeğer Jeremy BENTHAM… Bu mutluluk, aklımın tapusuz ev sahibidir artık… Ayet ayet taşıyor şiirimden, ona olan sevişme hasretlerim Yüreğim, iki derenin en aralıksız sonbahar eylülünde Umudum, Kürtçe bir olasılığın ayarsız hüznünde Milimetrik sancımalarla hesaba tutuyor aklımı. Gitmenin kesin hükmünden, Görmelerin sevişme olasılıklarını hesaplıyorum. Ama neylersin, hiçbir şıkka denk gelmeyen sonuçlar elde ediliyor Kalemimin boynu bükük yanılgısında… Ve “bu aşkta kadro almaya gerek yok” tam sayılı sonucunun Kederli mi kederli hüznü galip geliyor… Ve elbette ki ısınmaya başlıyor tabiat, ısınmaya başlıyor sularım Gözlerimin rutubetli erkekliği, Nisana dönüşüyor Yüreğim sehpada, urgana yağlanmış Eylül. Ölmek, Rezistanslı bir düştür. Oysa böylesi bir mutlulukla yaşamak, Kendini ela bir gözde, her gün yargısız-sargısız öldürmektir… Ercan Yavuzer DAĞÖREN/MURADİYE
Ercan YavuzerKayıt Tarihi : 28.4.2012 20:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ercan Yavuzer](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/04/28/olduren-mutluluk.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!