Olaya El Atma Zamanı Geldi… (Kendi makal ...

Suat Tutak
256

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Olaya El Atma Zamanı Geldi… (Kendi makalelerim)

14 Mayıs 2008 tarih Çarşamba günü Söke Ekspres gazetemizin sürmanşetten verilen, usta ama genç habercilerden sevgili dostum Levent TUNCER ’in “SÖKE BİR FIRSATI DAHA MI KAÇIRIYOR? ” başlıklı haberi çok önemli mesajlar veriyordu. Bu güzel haberi için kendisini kutlarım.
Matbaada o günün gazetesi tükenmiş bulamadım. Söke Şair ve Yazarlar Derneğine gönderilen gazeteyi emaneten isteyip aldım. Haberi oradan okudum. Haber beni hem üzdü, hem de sevindirdi. Üzüntümün nedeni, Egeli Sanayiciler otomotiv devleri için arsa avına, arayışına çıkmışlar, bu devleri Ege Bölgesinde alıkoyalım, fabrikalar Ege Bölgesinde yapılsın, oraya mal edilsin diye vızıl vızıl otomotiv fabrikaları kurmak için fabrika arsası arıyorlar. Ne güzel fabrikatörler, hem de dünyanın önde gelen dev fabrikatörleri bölgemize gelecek, ne güzel değil mi? Amma, Söke’deki bu konuyla ilgili OSB yöneticilerinin olaydan haberi yok… Nasıl olur? Demeyin. Oluyor işte… Olmaması gerekir ama olduruyorlar sağ olsunlar. Yerin adı Söke olunca böyle olaylar normaldir zaten… Bu bizim tarihsel yazgımız. Tamam önce ekmek gelir ama, eğer işlerin bu görevi yapmana engel oluyorsa, o görevi kabullenme arkadaşım. Ya da kabul ettiysen bir formül bul, her iki işini de aksatmadan yürüt.
Tıkandığın noktada da bunu yapmaya zamanı olan kişilere hemen devret.. Söke’nin vebalini üstlenme. Yine söylüyorum; evet önce ekmek amma, yerine göre de Söke’nin geleceği, kaderi söz konusuysa senin, kişisel sorunlarından önceliklidir. Önemlidir, önde gelir… Kişiler bir kurumun başında görev adlımı artık kişiliğinden önce temsil ettikleri kurumu, kişileri, bölgeyi düşünmek zorundadırlar. O zaman da bu konu senin her sorunundan önceliklidir. Çünkü sen bir kişisin, Söke 80 -100 bin kişi... O kadar hayat OBS ’nin gözünün içine bakıyor.Bir an evvel hizmete geçsin diye. En kısa zamanda hizmete geçsin diye, can atıp Allah Allah diye bekliyor… Elimizde malımız var pazarlamasını bilmiyoruz. Yarabbi ne acı sonuç…? Elimizde malımız var pazarlamasını bilemiyoruz. Öncelikle sorunları çözebilmek için sıkıntıya girmiyor, varlık gösteremiyoruz. Yazık… Her şey ayağınıza gelmiş. Adamlar arayış içinde bizim binlerce döndüm, milyonlarca metre kare OSB yerimiz var. Ama ortaya koyamıyoruz… Müşteri bulamıyoruz. Sorunlarını çözmek için her şeyi zamana bırakıyoruz. İşin kötüsü; adamlar fabrikalar kurmak için yer arıyorlar ilgililerin ve de biz Söke halkının haberi olmuyor, davullar çalıp keşkekler yenildikten sonra haber alıyoruz amma, geç kalmış oluyoruz. Ata binen Üsküdar ’ı geçmiş oluyor. Ondan sonra yine bekliyoruz yeni bir atlı gelsin, hatırımızı sorsun diye… Bu kadar vurdumduymazlık, ilgisizlik olur mu? Ne acı, ne acı değil mi? Siz bu kaplumbağa hızıyla hareket ederseniz, ya da birileri gelip elindeki sihirli değneğiyle tüm sorunları çözüversin diye beklerseniz, daha çoook beklersiniz… Hem öyle bir beklersiniz ki, sittin sene o OSB hizmete giremez.
Başka bölgelerdeki Âdemoğulları araya veya devreye girer, işi bitirir, malı götürür. Bizler de ya arkasından; nasıl gidiyor diye bakar kalırız ya da, ha bugün, ha yarın, ha bu sene, ha gelecek yıl diye, sayıklar dururken aradan kepi kapanlar sıraya girip öncelik kazanır, OSB’ lerini tamamlayıp hizmete geçirirler.
Bırakalım artık süslü sözlerle Söke’yi avutmayı ve de uyutmayı, yıllar yılı bunlara karnımız doydu, yalanlardan gına geldi artık… Hareket gösterelim. Ne gerekiyorsa onu, gece demeden, gündüz demeden, var demeden, yok demeden gerekeni yapalım. Bu halkın artık kaybedecek zamanı kalmadı. Söke halkı için saniyelerin, saliselerin bile önemi büyük bundan sonra…
Biliyorum; bu satırları okurken içinizden bana kızıyorsunuz kiminiz… Kızın. Dilediğiniz kadar kızın.. Fakat biraz da, Söke’yi böyle yolunmuş kaz gibi ortada bırakanlara kızın…Çünkü bu günkü hale Söke+yi yalnızca ben getirmedim.Hatta benim hiç günahım yok bu konuda.. Çünkü yıllar yıl ben hep sizleri ve yöneticileri aydınlatıp, uyararak bugüne geldim. Bizleri dinleyen olmadı. Onun için bizim bu geri kalmışlıkta payımız yok diyebiliyorum. Şu da unutulmamalıdır ki bugüne dek ben şahsım için özel bir şey istemedim. İstemem de mümkün değildir. Tüm telaşım, sıkıntım, isteklerim Söke için, Söke Halkı için, Söke’nin işsizler ordusu gençleri için, gençlerimizin geleceği için istiyorum. Geçim indeksinin en alt sınırlarındaki, açlık sınırında, açlık sınırının da altında olan, işsizlikten, gelirsizlikten, yarına bir ekmek alacak parası olmayan kentimin insanları, çöp bidonlarından ekmek, yemek, yiyecek toplayıp yaşayan Sökeli kardeşlerim için çırpınıp, dövünüyor, olaylardaki haksızlıklara isyan ediyorum.
Kavgam bu… Derdim bu. Yaptığım, yapmak istediğim onların bir bakıma daha fazla ekmek yiyebilmesi, çöp bidonlarından kurtulabilmesi, çocuklarının yanında başları eğik olmaması içindir tüm bu savaşım. Siz tuzu kuru olanlar… Yediği önünde, yemediği arkasında olup, karnı tok, sırtı pek olan ve dünya görüntüsünün tablosunu tek renk olarak bir camdan izleyen bir avuç insanlar… Başlarınızı kumun içinden çıkarıp bu insanlara bir bakınız. Gerçekleri görünüz. Vicdanınızın titremesini duyunuz… Şu OSB için önümüze çıkan fırsatı iyi değerlendiriniz.
Sevgili Sökeli hemşerililerim sizler de çevrenizdeki tüm insanları harekete geçiriniz. Kim olursa olsun, genç ihtiyar, çantalısı mekteplisi, okumuşu cahili, partilisi partisizine bakmadan, her türlü ayrımı bir kenara bırakarak, iki elin parmaklarının birbirini içinde kıvrılıp kenetlenişi gibi olup, tek bir güç olarak, ortak sorunumuz ve çıkarımız durumundaki Söke Organize sanayi Bölgesinin bir an önce faaliyete geçmesinde, faydası olacağına inandığınız, kişileri bulup, arayıp sıkıştırın… Oldukları yerde rahat bırakmayın. Gidip gelerek, kapısını aşındırın. Rastladığınız yerde devamlı OSB için yardım isteyin. Usandırın. Ama yılmayın…
İlçemiz Kaymakamlığına dilekçeler verin. Telefonlar edin… Ama bütün kurum ve kuruluşları aynı şekilde sıkıştırın. Belediye olsun, Ziraat Odası olsun, Ticaret Odası olsun, Tüm Oda ve ilgili kuruluş yöneticilerine aynı şekilde müracaatlarla, bir kampanya başlatın. Ya da böyle bir kampanyanın başlatılmasını ısrarla isteyip yardımcı ve aracı olun. Bir gün önce nasıl ve ne şekilde bu Söke OSB’ nin hizmete geçirilmesinin hızlandırılmasını isteyin. Sağlayın…
Göreceksiniz; Atatürk’ün dediği gibi, “ Birlik Kuvvettir.” Bu güç birliği ile Söke OSB’ nin kısa sürede hizmete girmesi sağlanmış olacaktır.
Ben, buna inanıyorum. Sevgili Metin ALTINÖZ ağabeyi(sağlığı müsaitse) devreye sokun. Fırat’ları Muzaffer Bey’i devreye sokun, Ekrem Karakaş Amcamızı devreye sokun, o telefonla oturduğu yerden bile bu işi organize eder. Halil Özşarlak’ ı devreye sokun. O da derinden ve sessiz hamleleriyle bu işi başarır. Haluk Özbaşlı’yı, Süleyman Toyran’ı, ne bileyim daha niceleri var şuan aklıma gelmeyen… Onları devreye sokun. Hepsini tek tek devreye sokun. Harekete geçirin. Metin Çelikez’i, yaşayan gelip geçmiş eski Belediye başkanlarını, yaşayan Milletvekili Emeklilerimizi devreye sokup sıkıştırın. Bu Söke OSB olayı çözülsün. İşte o zaman sorunlar nasıl çözülürmüş hep birlikte göreceğiz. O zaman Söke hak ettiği gelişmeyi görün nasıl gösterecek, huzuru nasıl bulacak. Ve de, aydınlık günlere ulaşacak. Gayrisi sizin bileceğiniz iş…Benden bu kadar.

Suat Tutak
Kayıt Tarihi : 21.9.2008 04:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Suat Tutak