Olan Bitendir - Garib Çoban
Bu kadar iç çekiş ne için?..
Geçmişi yeniden yaşamayın!..
Çünkü iyi ya da kötü yaşanmıştır.
Geçmiştir ve onarılamaz.
Rüzgardaki dalından düşüp savrulan yaprak gibi.
Her şey dışarıdan zorla empoze edilebilir.
Bağrına ateş düşmüş bir bozkır gariblerin gönlü.
Karşılığında bana yoldaşlık sunmayan kişilerin yalnızlığımı çalmasından nefret ederim.
Ancak dünyadaki hiçbir şey bizi kendi düşüncelerimizin kontrolünden alıkoyamaz.
Çocukluğumuzun içimizde bıraktığı şeylerle ne yapıyorsak oyuz!..
Belki de…
Silindi kısmetten, baharı görmek.
Dört mevsim kış oldu, haberin var mı?..
Canavarlarla savaşan kişi!..
Kendisinin de bir canavara dönüşmemesine dikkat etmelidir.
Uzun süre uçuruma baktığında uçurum da sana bakar.
Bir ormanda yol ikiye ayrıldı.
Ve ben!….
Ben gittim en az geçilmişi seçtim.
Yaşamak!..
En az bilinenleri, en az seçilenleri seçmekte gizliydi.
Sevgi ve dostluk!..
Çok az kişinin bildiği, değer verdiği.
Her düşündüğümde heyecanlandıran.
Ve keyif aldığım büyük anlamlara sahip iki kelimedir.
Gerçekten kendimiz olduğumuzda birçok insan uzaklaşır.
Ayrıldığınızda birbirinizi sevmenin gücünü hisseder ve anlarsınız.
Tesadüfen tanışmadık.
Ne kadar sevebileceğimizi, ne kadar incitebileceğimizi bilmek için tanıştık.
Ancak bu, doğru insanların gelmesi için gerekli alanı yaratır.
Kaybolmak!..
Bazen kaybolmak kendini bulmak demektir.
Hiçbir zaman mümkün olmayacağını bildiğimiz halde.
İmkansız şeylere inanmaya devam etmek ne güzel delilik.
Sen, yalnızlığında çok özgürsün, gökyüzüne dokunmaya çalışıyorsun.
Ama bu çaba seni yorar!..
Dayanamazsın ve yere düşersin!..
Herşeyi içimizde sakladığımızda hata yaparız.
Başkalarına zarar vermemek için hayal kırıklıklarını, stresi, öfkeyi biriktirerek kendimize zarar veririz.
Çünkü bedenin duygularımızın savaş alanı olduğunu unutuyoruz.
Yalnızlık mı?…
En iyi yol arkadaşım.
Elimi bırakmayan o sadık dostum.
Benimle ağlayan ve gülen, bazen acımasız.
Beni hayal kırıklığına uğratmayan.
Bana sadakatsiz olmayan yoldaşım.
Her zaman beni gönül evimde bekler.
Sessizlikteki savaşlar özgürlüğü en çok öğretenlerdir.
Ruhun yankısında görünmez zaferler kazanılır.
Anılarımı yönlendiren o eski melodiyi dinlerken gözlerimi kapatıyorum.
Görüntünüzü hafızama getirirken düşüncelerimden bir iç çekiş geçiyor.
İnsanların seni övmesi, başkalarının yolundan gittiğini gösterir.
Unutma!…
Övgü talebi ve aşırı sosyallik; niteliksizlik göstergesidir.
Günümüz yaşamının en tehlikeli yanı bireysel sorumluluk duygusunun kaybolmasıdır.
Kader bana bu kadar çok mutluluk sunacak.
Ve onu bir anda ellerimden kaçıracak kadar kaprisli olabilir miydi?..
Gecenin içinde kaybolan bir ruhun tutkusuna yeniden inanırdım.
Hiç bir hikaye yarım kalmaz, hikaye o kadardır.
Bazen keşke şiir olsaydın diyorum.
Diğerleri ise sadece sessizlik.
Sırf seni tekrar karşıma çıkarabilmek için.
İnan bana öyle olsaydı seni bırakmazdım.
Planlarımızı yapıyorduk
Ama kaderin de planları olduğunu unuttuk.
Tekrar inanacağız!..
Ne zaman bir başkasına uzansam, kendim eksiliyorum.
Güzel günlerim hep seni teheccüt vakti okuduğumda başlıyor.
Öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan!..
Şems vakti tekrar başlayacağız.
Tekrar hayal edeceğiz karşılıksız sevmeye.
Ve bu sefer hiçbir şey ve hiç kimse bizi durduramayacak.
Elem Çiçekleri
Kendiyle yaşamaktan kaçanlardan kaçıyorum.
Gerçek şu ki, insanda kaç tür insan vardır.
Evet, yedi ölümcül günah gibi!..
Karşılıksız sevmeyi, bilmeyenler!..
Dünyalık put biriktirip, ölümü bilmek istemeyenler.
Cahillikleri suret süslemekle geçen, ilimden nefret edenler.
Yoldaşını bulamamış, ruhundaki sızıyla bilmemenin acısını çekenler.
Münafık derler ya, her yerde, her kılıkta bu çapda, biliyormuş gibi davrananlar.
Teheccüt vakti dua alanlar, bilmeden başarıya ulaşanlar.
Ve her zaman zavallı olan, başkalarının bilmemesi sayesinde yaşayanlar.
Gençliğin tatlı kuşudur muhabbet.
Kaderin bizi besmelenin hatırına birleştirdiği yerde görüşürüz.
Yapabileceğimiz tek mucize yaşamaya devam etmek.
Ben nasıl oldu da böyle bir yaşantıya tahammül edebildim düşüncesiyle ürperiverirsin.
Hayatın kırılganlığını gün be gün savunmak olacaktır.
Belki bir gün görüşürüz, bakışlarının yolda kaybolduğu yerde.
Almasaydın gönlüne sen, sığmazdım hiçbir yere ben.
İnsanlar arasındaki en büyük fark, zengin ile fakir ya da iyi ile kötü arasında değil.
Yoğun sevmeyi bilenlerle, sevgiyi bilmediği için bunu asla başaramayanlar arasındadır.
Orada!..
Geçmiş, çoktan rüzgârda kaybolmuş, dokunulmaz.
Ve uzak bir fısıltı gibidir.
Bazen bunu değiştiremeyeceğimizi kabul etmek özgürleştiricidir.
Çünkü bu, hâlâ neler yaratabileceğimize, sırada ne olduğuna.
Yağmur sonrası toprak kokusunda beni hatırla!..
Ağaçta kalan son yaprağın düştüğü anda beni hatırla.
Suyun kumsala değdiği o anda beni hatırla.
Her safran kokusunda beni hatırla!..
Unutma beni, her nefeste hatırla.
Üşür mü hiç çiçek?…
Sen teheccüt vakti hiç ayn-ür rızâ ile baktın mı?..
O ne ki?….
Kusur görmeden, şems vakti muhabbet ile bakan gözler demek.
Birine güvenip güvenemeyeceğinizi anlamanın tek yolu ona güvenmektir.
Şu anda kim olduğumuza odaklanmamızı sağlar.
Hatırlamadan yaşayabilir.
Ve mutlu yaşayabilirsin.
Ama unutmadan yaşamak imkansızdır.
Ve bu sası karanlığa bir gül sıkıştırmak hepimizin boynunun borcu.
Her şey kendi yerini bulduğunda huzura kavuşuyor.
Bütünlüklü hissetmek için bizi iyi tanıyan.
Hatta bazen kendimizden bile iyi tanıyan bir başkasına gereksinimimiz vardır.
Hayatın hayatımın bereketidir, Huuu’yla muhabbetine İzzet-ikramdır.
O kadar!…
Dünya; karanlık bir kuyudur, içine düştükçe çeker ve boğar insanı.
Yarın çok geç olduğunda bu zamanın suçu değil.
Senin suçun olacak.
Büyülü bir güzellikten doğuyor ıstırabım.
Bu kadar endişe ettiğim gelecekte.
Bilinen herhangi bir liman değildi yola çıktığım yer.
Hangi limandı.
Bugün hala bilmem!..
Gönlüme muhabbeti var olmayanı keşfetmekti amacım.
Hep korkarız yalnızlıktan.
Ama bil ki yalnızsan!..
Yalancı arkadaşların, iki yüzlü dostların, putperest sahte insanlardan.
Nesneler bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ibarettir.
İnsanlar da öyle.
Çünkü ne olduğunu bilmiyoruz.
Ve çekip gidecek bir sevgilin olmaz.
Fazlalıklarımdan arınmış, belki de yokumdur.
Hala öğreniyorum!…
Bu dünyada benim için değerli olan.
Tek insanla teheccüt vakti konuşmayı isteyecek kadar insanım.
Beni tanıyan hiç kimsenin gelemeyeceği bir yerde olmak istiyordum.
Hayat nasıl size heyecan veriyorsa.
Karşıtı olan ölüm de bir gölge gibi sizi heyecanlandırmalı.
Ve sonbaharın mı, ilkbaharın mı adı kalıyor insanda onuda anlamalı.
Meyvesini yediğimiz ağaçtan savrulan yapraklar gibi kaç defa teşekkür ederiz o ağaca?..
Uyandığınız her sabaha şaşırmalısınız.
Gönül Maide’niz önemli, ahireti yaşamak için güzide mektuplar yazmalısınız kendinize.
Çünkü, var mısın ki, yok olmaktan korkuyor put biriktirerek karşılıksız sevmeyi öğrenemeden ölüp gidiyorsun.
Ama hâlâ yaşadığını sanan ölüler arasındaysan!..
Vay haline!…
Ey Garib Çoban, neydi o mahur beste?..
Ve şems vakti kısa bir anda öykümle uzun uzun kalmaktı Huu muhabbetim.
Hayatım boyunca kalbim adını koyamadığım bir şeyin özlemini çekti.
Mutluluk kimseye bağlı olmamak değil doğru bağları kurmaktır.
Hiç düşünmeden evet demek yerine!..
Bunu biraz düşünmem lazım, demeyi deneyin.
Son zamanlarda en az karşılaştığımız şey doğru insan.
Denk gelen kaybetmesin!..
Yiten bu işte!..
Bugünü yaşa, geçmiş sen değilsin, vesselam.
(Y.ed - Güzide Mektuplar Albümü)
Kayıt Tarihi : 15.10.2024 00:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kendi kusurunu gören kendi benliğini yok etmeye uğraşan her dervişi hayal peşinde koşuyor sanma. O hoş gidişlinin otağının bulunduğu yer varlıktan da mekandan da bütün evrenden de ileridir. Hz. Kavli Pir Şems-i Tebrizi k.s
Selam saygı ve tebriklerimi sunuyorum...
Adı üstünde...
Ninemin deyişi ile "elden ağza kırk yıllık yol.."
O yüzden, oldu, olmadı
Ah!, Tüh! dememeli insan...
Bir faydası da yok zaten,
Sadece "enseyi karartmadan" umudu taze tutmalı
İradesini asla pasife almamalı!
Yaşamak, direnmektir!
Tebrikler Engin Bey.
TÜM YORUMLAR (3)