Doğu Anadolu'da yaşam,
Sevmekmiş dağları.
Ovaya usulca yanaşıp,
Murat Nehri'nin saçaklarına tutunan,
Yoksul bir köye yarenlik etmekmiş bilmezdim.
Bimezdim üşüyen kar tanelerinin,
Dudaklarımda ısınacağını.
Bir kardeleni ince belinden tutup
Boynu bükük dansa kaldıracağımı.
Gün bembeyaz doğarken,
Don vurur parmaklarına
Saçlarımda soluklanan,
Rüzgarları dağıtırdı bir zaman.
Mevsim,
Beyazı dokumakmış kar ipliklerinde.
Telgraf tellerine düğüm atmakmış
İmkansız aşkları.
Kış uykusuna yatırmakmış hasretimi.
Güneşin avazı çıktığı kadar bağırdığını
Duymamakmış.
Vurgun yemekmiş
Gökyüzünün harmanında,
Yalnız bir çoban yıldızından.
Doğu Anadolu'da yaşam özlemdir.
Başıboş bulutların yakasına,
Telli bir uçurtma takmayı özledim.
Köyün dizlerine kadar eğilen,
Sis bulutlarını deniz yapıyorum.
Kaleşnikof seslerini,
Ödünç veriyorum balıkçı motorlarına.
Fırçamı batırıp kar gölüne
Kargaları boyadım bir bir beyaza.
Ben bütün bunları yaparken,
Sen kaçıncı kilometresindesin bensizliğin
Bilmiyorum.
Bildiğim bir şey var,
Romatizmalarım ıslık çalmadan
Yün fanilamı giyeceğim.
Gözlerinin mahzenine inerek,
Yoruluncaya dek,
Kurşuni bakışlarına
Kürek çekeceğim.
Kayıt Tarihi : 10.4.2007 23:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!