güz rüzgârları esiyor tepelerde
olağan şeyler korosu havada suda toprakta ateşte
gözlerim görüyor kulaklarım duyuyor
aklım düşünüyor dilim söylüyor
ruhumun çeşmeleri açık
akıyor zamanın köhne sokaklarından
evlerin çatlak duvarlı balkonlarından geçerek
neyi anlatıyor akşamlar neyin söylencesi bu sabahlar
saçlarımı topluyor günlerin alaca karanlığı
yüzümü düşürüyor geleceğin kasveti
durup düşünüyorum
bir kedinin yemyeşil gözlerinde
sonra ağaç kabukları gibi soyunuyorum kendimden
yeni doğmuş bir çocuğun tenindeki saflık gibiyim
rüzgârlarla sevişiyorum toprakla savaşırken
her şey kopuk her şey ayrışık
her şey çokluk ve her şey bazen safi yokluk
her şey hep yan yana yürürken oluyor
kavgalar kıskançlıklar ve ego savaşları
bu oluşumlardan kederler isyanlar küfürler
sonra yalnızlıklar çoğalıyor
insan insana düşman
insan insana kötü tohum
ellerim dert döken ağaç
eller ellere silah eller ellere zindan
eller ellere kurşun eller ellere efsun
oturup bulutlara yağmur dağıtıyorum
sen bahçende kiraz yiyor kekik kokluyorsun
otlar yeşermiş karıncalar yürüyor ellerine
ne güzel bir gün sevgilim
güneş geçiyor aramızdan toprak ılıman
sıkıntılı günleri çekip alıyor bir uğurböceği gözlerimizden
kendime olan dargınlığımı siliyor yağmurlar
kendimdeki sana sesleniyorum
ses vermiyor aramızdaki çatlaklar duvarlar
sıkıntılı bir hava geçiyor pencerelerden kapılardan
kendi kendine düşünüyor zaman
aramızda gittikçe büyüyen serpilen bir anlamsızlık var
sen içine çekilirken denizler büyütüyorsun kollarında
bense bir damla suda çırpınıyorum
sonra arkana dönüp bakmadan
bir akşamın kızıllığında alelacele çekip gidiyorsun
ben kimsesiz bir tekneyim azgın dalgalar devrilirken üstüme
güneş kendi halinde batıyor gözlerimde
2011202508:06
Kayıt Tarihi : 1.12.2025 22:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!