Heyhat
Sen ve aşk
heyhat
bir hayalet kadar gerçek
güneşin her gün doğması kadar rutin
uğrunun uğuru kadar berbat
sen ve ben
ne yazık
dünyanın doğusuyla batısı
biraraya gelebilir belki
bizim için vuslat ne mümkün
heyhat
sen ve hüzün
ne kısa
havai fişeğin
en zirvede şavkıması
az bir gönül hoşluğu
sonrası
sadece karanlık
heyhat
mutlak adaletin tecellisi bu
ne ettiyse elim gördü gözlerim
kazanda pişirdim kapakta yedim
emek kaybolmadı maksuda erdim
mutlak adaletin tecellisi bu
gördüm ki çalışan kazanmaktadır
yan gelip yatmakla birşey olmuyor
hakikat; çalışmak boşa gitmiyor
mutlak adaletin tecellisi bu
her adımda yollar kısalır biraz
her sebebe korkma hemen sonuç yaz
mevsimler dönmese olur muydu yaz
mutlak adaletin tecellisi bu
başa gelen işler boşa gelmiyor
insanlar yolunu kendi seçiyor
kulun talebince Hak yaratıyor
mutlak adaletin tecellisi bu
Hayat Alaya Alırken Beni
hayatı en ciddi yönüyle tutuyorken ben
boş durmuyor hayat
sarsıyor ömrümü
küçük fiskeleriyle
en umulmadık yerlerimden tırtıklıyor
en taze en genç yönlerimi yıpratıyor
azar azar eskitiyor beni
hissetttirmeden didikliyor
alay ediyor sanki
mahir bir işkenceci edasıyla..
böyle olmamalı diyorum
kendi kendime
bir yanlışlık olmalı bu işte
ben hayatı severken böylesine
o neden ihanet etsin ki bana? ..
sanırım yeniden düşünmeliyim hayatı
yeniden koymalıyım değer ölçülerimi
benimkisi karşılıksız aşk gibi
o beni sevmiyor
neden ben seveyim ki..
aymaz aklım ah
uyanınca geç de olsa
herşey oturuyor yerli yerine
hayata aşık değilim bundan böyle
hayatın değeri şimdi yanımda
ne bir eksik ne bir fazla
olması gerektiğince..
biliyor kalbim artık
hayatın ötesindeki hayatı
yöneliyor gücü yettiğince
hayatları var eden
Hayy-ü Lâ Yemût’e..
Salim Kanat
Ölüm Kadar Doğal
Doğal nedenler isterim ölmek için
tarzım değil intihar olmasın yazgım
İstediğim hayat şekli sükûnettir
Öyle sürprizlere açık değilim
Ölümümde de sükûnet isterim
Bilindiği gibi değil işler
Bir şair gönlüyle işler günahı
Kendi kırar kalemi keser cezayı
Öder kefaretini
Belki çile şair için var edildi
Çünkü odur görmek isteyen
görülmeyeni
odur kamaşan gözlerini ovuşturan
zuhurunun şiddetinden
görünmez olanı
görmeye kalkışan
ne zaman kaybetsem kendimi
ölümden kaçmaya kalkışırım
oysa
ne var ki ölüm kadar doğal olan hayatta
bilir bir yanım
hayat ne kadar uzaksa bana
öylesine uzaktır ölüm
hayat ne kadar yakınsa
ölüme o kadar yaklaşırım
Aynanın Buyurdukları
Uyan ve anla!
sen o sen değilsin
ne esen yel ne doğan güneş
sen artık sen değilsin
ben’i gördün göreli
en fazla geçmiş
biraz da geleceksin
uyan ve anla
zamanın kırışıklara gizlediği
şifreleri çöz ve anla
saçına sürülmüş beyaz rengi
boşuna yorma hayra
bu bir düş değil
ta kendisi gerçeğin
sana sunulan süre
hızla dolmakta
uyan ve anla
geçsin bakışların
aynadaki aksini
geçsin aynanın sırrını
duvarları
tüm mekânı geçsin
zamanı atlasın bir anlığına
ve anla
sana emanet verilen hayatı
nerede harcadığını
kaçıyorsun sana bakan gözlerden
ruhunun resmini çevreleyen şeylerden
iyi mi ediyorsun
uyan ve utan
nadim ol yaptıklarına
hatırla ihmal ettiklerini
hakikatin sırda akseden
bağlayıcılığını benimse
dönme bir daha geriye
ve kırışıklıklarını sev okşa onları
aynanın sırrında göremezsen ben’i
ya aşık değilsin ya yanlış biliyorsun aşkı
Salim Kanat
Kayıt Tarihi : 5.10.2006 23:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sevgiler, saygılarımla....nice ramazanlara...
seneden seneye
açmalı bu yağmura
başı ve bağrı..
TÜM YORUMLAR (6)