ne güzeldi oysa beklemek yağmuru
akarken usulca
ırmağı gibi Yenisey'in
kalbindeki oku göğe mi uzattı gemi kırıldı direk
tayfalardan kaldı tarihe köpük köpüğe atan yürek
beklerken karada sevgiliyi boşuna dalgalarla mendirek
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
tebrikler sair e, bence güzel bir siir. bu siir i elestirenleride anliyorum derken, sunuda eklemeden edemiyecegim,insan bir seye nasil bakmak isterse öyle görür, zira iyi ve kötü hic bir zaman mutlak degildir kisilere göre degisen bir olgudur. saygilar..
ölümden daha kötü olan ayrılığın düşüncesiydi
aşktan iyi olansa aşkın söylenen hecesiydi
....güzeldi..tebrikler..
anlaşılması güç daha iy ve annaşılır şirler bekleriz başarılıar
hoş ve etkileyici buldum şiiri, ciddi emek verilmiş... döngü vurgusu kaybedilmemiş.... saygılarımla..
ölümün soğuk yüzünü görmek, hissetmek bedenin cansızlığını kaleme alırken zorlar insanı, daha güzel olabilirdi,belki bundandır bazılarına şiirin öksüz gelişi. elinize sağlık. yinede farklı ve güzel bir çalışma.
İbrahim Necati Günay Hoca'ya katılıyor ve bu sayfayı açanlara ölümün gerçek şiirini takdim etmek istiyorum.Galiba gerçek şiirin ne olduğu konusunda hiç bir zaman tam bir mutabakat sağlanamayacak.Saygılarımla....
H A Y A T V E M E M A T
Hayat bu, muamma, onu bize kim açar?
Cevher saçan akıl, neden hikmetten kaçar?
Hayat renklerden mürekkep, kara mı, ak mı?
Şüphesi menkul felsefe kadar muğlak mı?
Hayat bedenî haz, ye, iç, eğlen ve yat mı?
Her sabah akşamdan, bayat kalkmak hayat mı?
Hayat, ötelere uçmaya kol – kanat mı?
Bedene kefen, ruha binilecek at mı?
Hayatta manâ, kör bedende ruh ne arar?
Yoksa öte, iman ve inkâr neye yarar?
Hayat mayın tarlası, fıtrata duvar mı?
Bu tarladan menzile gidecek yol var mı?
Hayat mı fıtrata, akıl mı saf akla aç?
Akıl kelepçe akla ve nakle mi muhtaç?
Hayat küçük kıyamet, eşsiz imtihan mı?
Dünya büyük kıyamet, kopana dek han mı?
Hayat cevher, gerisi çıyanlara mı et?
Beden çürür de, ruh Allah’a mı emanet?
Hayat ruh aynası, vehim mi inkâr ruhu?
Ruhsuzsa insan, kim ne yapsın bu güruhu?
Madem hayat bir, niye yalnız insan âkil?
Her fertte irade, beyhude mi müstakil?
Her hayat mükellef mi, şuurlu mu solur?
Akılsızdan eşrefi mahlukat mı olur?
Hayat düşe eş, ölünce mi kalkar perde?
Bir perde ki iblis, önünde mi siperde?
Hayattan mı akar cennete, bal, Kevser, nar?
Amellerle mi cehennem tutuşup yanar?
Şu hayatta ölüm, ölümde hayat var mı?
Ölümsüz hayat, bir gün ölümü kovar mı?
11.01.2007 / Mehmet SERTPOLAT
Bir şiir bu kadarmı kötü kaleme alınır.
Şairce günün köşesine asanları kınıyorum.
Saygılar....
8.nota ''ÖL'' notası....Umarım bu notayla hiç bestenmez şarkılar,''makber gecesi'' gibi...Yada Hz Mevlana'nın ''Vuslat'' ''Şeb_i Eruz'' u.Şiirde ölüm temasını işlemek zor,çünki ölüm soğuk bir gerçek,belki de düyadaki en gerçek eylem.Denizde sandalla seyehat,zaten kendisi bir risk,bu hayatın acı sonunu zaten başta kabullenmek gibi bir şey....Sevgi adına anımsadığım bir söz aklıma geldi,paylaşmak istiyordum..''Ölümle ayrılığı tartmışlar,ayrılık 50 dirhem ağır gelmiş''!..Elleriniz yorulmasın şair,tabiii getiren götürende sağ olsun :)),kutluyorum...
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta