Olmak ve ölmek arasındaki fark iki noktadan ibarettir. Ol denildi olduk, öl denildi öldük. Dediler ki olduğunda sen seni tanıyacaksın. Öldüğünde ise sen seni tanımadığını anlayacaksın. Olmak Tanrı’dan almaktı. Ölmek Tanrı’ya vermekti. Olmak göreceli bir kavramdır. Çünkü bizler de aslında var olduğumuzu zannettiğimiz yoklarız hakiki aleme kıyasla.
Dediler ki olduğunda olanlar, öldüğünde kalanlardır. Olan ölür, ölmeyen dirilir. Oldum diyen öldüm diyenden fakirdir ne olduğunu bilmiyorsa eğer. İstediğin kadar ölümün için dua et. Zor kabul edilir. Belki de reddedilir, eğer olmamışsan...
Olmak, Allah’ın 'kün' emriyle var oldu. ’Olmak’ la birlikte ’ölmek’ de yaratıldı. Birisi yok’tan var’a, öteki var’dan gerçek’e varan yolculuğun başlangıç ve son noktalarıydı. Değil miydi ki insan ömrü uzun bir yolculuktan ibaretti.
Zira insan; ruhlar âleminden ana rahmine, ana rahminden dünyaya, çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan berzah âlemine, oradan cennet ve cehenneme giden uzun bir yolculuğun yolcusuydu.
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta