Kalbim, duvarlarını aşarak ve setlerini yıkarak
Bir serçe gibi çırpınıp ve bir güvercin gibi kanatlanıp uçabilmeyi,
Rüzgârı sevgili, güneşi dost, geceyi yoldaş bilen,
Gerçek bir gökyüzünde
Uçmanın özgür tadını bulmuş
Bir martı gibi
Çığlık çığlığa süzülüp sana gelmeyi düşlüyor.
O halde bir ses ver bana.
Ya da bir parıltını göster.
Bunun için gecenin olmasını mı?
Yoksa güneşin doğmasını mı bekliyorsun.
Öyleyse bak gece oldu ve ay belirdi.
Yıldızlar bir kandil gibi gökyüzü ışıl ışıl.
Hadi bak gökyüzüne.
Rüzgâr üfürsün saçlarına ve duyursun sesimi sana.
Hadi bak!
Bak ki seni görebileyim.
Gözlerinde ki ışığa uçabileyim.
Yoksa güneş mi?
Peki, sabahı bekleyelim öyleyse.
Bak doğuyor şimdi güneş.
Kuşların böcekleri kovaladığı gibi
Geceyi ve karanlığı kovalıyor.
Şimdi her yer aydınlık.
Peki nerede senin aydınlığın.
Nerede saçlarının parıltısı?
Hadi çık dışarı uçayım yanına.
Böyle
Kaç gece kaç gündüz...
Böyle
Kaç gece kaç gündüz daha...
Ve böylece
Ne geceler
Ne gündüzler...
Kayıt Tarihi : 14.7.2008 10:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!