Tarihimizde Öküz Ahmet Paşa derler bir vezir vardır.Açık sözlülüğü ve hazır cevaplığı nedeniyle verilmiştir bu lakap.Aynı zamanda da ince bir mizah vardır sözlerinde..
İşte bu Öküz Ahmet Paşayı padişah yanına çağırır. Hangi padişah olduğunu bilmiyorum, bilen varsa bana bildirsin memnun olurum. Padişah “ bana öyle bir kusur et ki özrün kusurundan büyük olsun” der. Ne yapsın Öküz Ahmet Paşa, işin sonunda kelleyi kaybetmek var. Başlar düşünmeye… Bir gün bakar ki haşmetli padişah merdivenlerden hızlı hızlı çıkmakta, hemen peşinden koşar ve poposuna bir parmak atar. Neye uğradığını anlayamayan padişah zıplayarak geri döner ve:
-Bre densiz nedir bu hal, tiz yakalayın…
Diye bağırır. Öküz Ahmet Paşa:
-Bağışlayın haşmetlum sizi valide sultan zannettim. Diyerek özrünü kabahatinden üstün tutar.
Paşaya konuşma yasağı konur. Davetlerde hiç söz söylememesi için sıkı sıkı uyarılır. Yapılan her türlü etkinliğe de protokol icabı çağrılmaktadır. Yabancı elçiliklerle yapılan bir davette Öküz Ahmet Paşa’da vardır. Masalar yan yana dizilir ve bir bayan bir erkek oturtulur. Paşanın bir yanında Fransız sefirinin karısı öbür yanında Avusturya sefirinin karısı oturmaktadır.Yemek neşeyle geçmekte, herkes bir şeyler anlatmaktadır. Öküz Ahmet paşa ise tembihli olduğu için sessizce durmaktadır. Fransız sefirinin karısı:
-Ahmet Paşa çok sessizsiniz neniz var?
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,