Sevgili Mor Kelebek,
Diyelim ki; şiirsin, öylesin. Varoluşun niyetini yeniden yorumlayabilseydim, içine (senin) , bana ne yaptığını, nasıl yaptığını düşünmen gerektiğini de eklerdim.
Seni görenlerle, seninle konuşanlarla, nasıl ilişkiler kurduğunu, nasıl ilişkiler kurmadığını düşünmeni de eklerdim. - bu cümleyi açmazsam seni incitebilirim.- Demem o ki; bir şiir olarak sen, nasıl okunduğunu, nasıl solunduğunu, nasıl yutulduğunu, nasıl hissedildiğini, nasıl algılandığını ve anlaşıldığını da içeren donanımını, sürekli aktif tutman gerektiğini de eklerdim.
Neleri gizlediğini, neleri bastırdığını, neleri öne çıkarıp, neyle suçlandığını, neyle suç ortaklığı yaptığını, şiirler şiiri olan senin, kendine sormanı, kendini yeniden yorumlamanı eklerdim.
Şiirini okurken (seni görmeden) , Leyla'ydın işte ve Leyla bana çok benziyordu. Kırılmış, dökülmüş, hak etmeyenlerce incitilmiş, küstürülmüş bir ben'di Leyla. Hemen oracıkta, o, turkuvaz kitabın içinde seviverdim O'nu.
Kim söyleyebilir ki bana, Leyla'dan daha dürüst ve duru olduğunu?
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek