Taşrada bir yiğit vardı,
Güzelce silah tutardı.
Ustaca atlar koşturur,
Savaştan galip çıkardı.
Hünerleri gayet çoktu,
Bilmediği silah yoktu,
Yay germede, ok atmada,
Mızrak vurup, gürz tutmada,
Bulunmazdı asla dengi,
Meslek edinmişti cengi..
Kuvvetliydi, korkusuzdu,
Başlar alır, baş koyardı.
Büyük bir kusuru vardı;
Okumayı boş sayardı.
Kılıcına güvenirdi,
-' Bana yetmezmi ki? ' derdi.
- 'Kalem kâğıt neye yarar?
Kitabı benden kim sorar?
Daha niye pineklemek?
Kitap başında beklemek? ..
'Örtmek için biçok aybı,
Boş boşuna zaman kaybı
Okumak korkak işidir.
Kılıç vurmak, ata binmek,
Bilenler se, er kişidir.
' Kılıcımın hasmı var mı?
Kimse karşıma çıkar mı?
Ben erlikten söz ederim,
Düşmanımı toz ederim.'
Böyle övünüp dururdu,
Yiğitlikten dem vururdu..
Birden bire savaş çıktı,
Düşman bir kaleyi yıktı.
- 'Savaş çıkmış, savaş çıkmış,
Düşman kalemizi yıkmış.'
Aradılar bu yiğidi,
Arıyan sa; Mir Bey idi.
- 'Tezce haber salına,
Şu yiğit hemen buluna..'
Varıp haber yetirdiler
Tezce bulup getirdiler.
Varıp Mir Bey'in yanına,
Yakışır gibi şanına,
Güzelce bir selam durdu.
- 'Çabukca topla bir ordu,
Var git düşmanın üstüne,
Aman yiğit, tez göreyim,
Şu düşmanı ez göreyim
Sen bu millete umutsun,
Şanın şu cihanı tutsun'
Deyip:
O savaşa gönderdiler,
- 'Haklarından gel' dediler.
- 'Haydı. güle güle git.'-
-' Başüstüne' deyip yiğit
Doslarına haber saldı,
Toplayıp yanına aldı.
Nara atıp at sürdüler,
Varıp düşmana vurdular.
Çetince bir savaş oldu,
Meydan ölenlerle doldu.
Sonunda kale alındı,
Mir Bey'e haber salındı.
- 'Müjde kalemiz alındı!
Müjde kalemiz alındı! ..
Yiğidimiz galip çıktı,
Düşman ordusunu yıktı..
Halk sevinçli bu habere,
Yiğidi Koymazlar yere.
- 'Yaşa yiğit, sen çok yaşa!
Geçmen lazım artık başa...'
Mir bey düşündü derinden,
Biraz da korktu yerinden.
'Şimdi Hükümdar duyarsa,
Bunu yerime koyarsa,
Ben o zaman ne olurum?
Buna nasıl yol bulurum?
Gözünde bir ışık yandı,
Sanki uykudan uyandı.
Yazı masasına vardı,
Kalemle kâğıt çıkardı,
Kendince birşeyler yazdı,
Yuvarlayıp güzel sardı.
- 'Söyleyin gelsin göreyim,
Eline name vereyim,
Götürsün ki Hükümdara,
Ala tartısınca para..'
Yiğit:
- 'Beyim beni emretmişler,'
Ddyip diziyle dövdü yer.
- 'Hoş geldin yiğidim yaklaş,
Güzel geçmiş duydum savaş.
Aman sen ne yamanmışsın,
Gerçekten kahramanmışsın.
Kutlu olsun zaferiniz,
Yalnız deriz ki biz,
Çok büyük işler başardın,
Düşmandan bizi kurtardın
Allah versin muradını,
Dilerim şanlı adını,
Hüküdara duyurasın,
Beylik alıp buyurasın.
Bak artık ben yaşlandım,
Şöyle ola benim andım.
Gelip geçesin yerime,
huzur gele içerime,
Millet de bak bunu ister,
Mir Bey'in buna ne der?
Sana bir mektup vereyim,
Biryol götür de göreyim.
Var git Hükümdar katına,
Layık ol mükâfatına.
Dilersen al da bir oku,
Neler yazdım senin için.'
Deyip verince mektubu,
Gülüyordu için için..
- ' Yalnız ha.! .. kimse bilmesin,
Okumasın bu mektubu,
Düşmanımız gayet çoktur,
Gizli tutulmalıdır bu.'
O yiğit, buna inandı,
Söylenenler doğru sandı.
- 'Sağ ol beyim'
Diyerek nameyi aldı,
Okur gibi şöyle baktı,
Bilmem demeye utandı.
Çok sinsice bir pilandı,
Baştan başa hep yalandı.
Yiğit:
- 'Yüce beyim hele bi dur,
Senden âla bey mi olur?
Böyle bir şeyi yapamam,
Senden mevkini kapamam.'
Mir Bey:
- 'Ya bir başkasımı alsın,
Layık olmadan bu yeri,
Göz dikmiştir çoktan bil ki,
Kim bilir hangi serseri..
Hem gene senin yanındayım
Yoruldum zira, bilirsin,
Yalnız kalmıyacaksın inan,
İnşallah tezce gelirsin.
Yiğit atladı atına,
Vardı Hükümdar katına..
Hemen nameyi uzattı,
Heyecandan rengi attı.
Hüküdar nameyi aldı,
Şöyle satırlara daldı.
Okudu, kaşını çattı,
Nameyi geri uzattı.
- 'Doğru mu bu' diye sordu,
Sesi boğuk, kükrüyordu.
Bizimki nameye baktı,
Tekrar yerine bıraktı.
- 'Evet Hükümdarım' dedi,
Sanki süt dökmüş bir kedi.
Hükümdar:
- 'Muhafızlar! .. Çabuk gelin,
Hemen şu adamı alın,
Biliniz ki, şu divane,
Hemen çıakacak divana.
Bizim yiğit şaşırmıştı,
Nasıl işi taşırmıştı.
Hemen davullar vuruldu,
Hükümdar divanı kuruldu.
Bir vezir; sanki hevesle,
Okudu mektubu sesle:
- 'Pek sevgili Hükümdarım,
Bu ülkede ben de varım,
Ama zerre söz etmezsin,
Yiğitleri gözetmezsin.
Müstakil beylik isterim,
Veresiniz hemen derim,
Zorlada olsa alırım,
Sanmayın ki alt kalırım.
Yıkmadan tacu tahtını,
Kurtar şu kara bahtını.'
Bir vezir ayağa kalktı,
Bizimkine sertce baktı.
- 'Neler varmış hele, vah! vah! ..
Sen ne oldun bre küstah! ..
Acayip herzeler yedin,
Bu devleti küçümsedin.'
Hükümdar:
-'Herkes versin kararını,
Beklemeden hem yarını,
Mutlaka ceza çekile,
Gerekir se kan döküle.'.
İlk karar: Vezriazam,
- 'Hainler idam edilir,
Hemen idam, hemen idam..
Gene de Hükümdar bilir.
'İdam, idam' Sedaları,
Birden çınalattı her yeri.
Yiğit anlamadı noldu,
Bir anda sarardı soldu.
Bir vezir:
Sözün varmı bre kişi?
Söyle, bitirelim işi.
Yiğit:
Meclise bir selam sundu,
Şöyle bir iki yutkundu,
- 'O mektubu ben yazmadım
Mezarımı ben kazmadım,
Ama bir kusurum var ki;
Söylemeye utanırım,
Bundan da ağır sanırım.
Okumayı bilmiyorum,
Daha yapmıyayım yorum,
Hep kalemi küçümsedim,
Neye yarıyacak dedim.
Okusaydım bu nameyi,
Halletmezmiydim o beyi.
Asla, asla af istemem,
Beni bağışlayın demem,
Bir cahil asılmış nola,
Duyanlara ibret ola,
Duysun ihtiyarı, genci,
Bir kalem ezer bin kılıcı
1964 - Aşağıçamlı Köyü - Oltu
Seyfeddin KarahocagilKayıt Tarihi : 16.1.2007 23:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Okuma yazma seferberliği başlatılmıştı. Her tarafta yetişkinlere okuma yazma kursları açılmıştı. o vesileyle yazılmış ve defalarca oynanmıştır.
Bölüm bölüm okumağa çalıştım.
Saygıyla selamlarım..
Bedri Tahir Adaklı
Tüm okullarda okunası bir eser.
Can-ı yürekten kutluyorum.
selam ve dua ile
ustaca bir anlatım
şahane anlatım tarzı...
Kutluyor,
tebrikler ediyor,
muhabbetlerimle
selamlıyorum
Seyfeddin abim...
TÜM YORUMLAR (21)