Okumak insanı belki de rahatlatmıyor, içine hapsediyordu. Bir hazdır okumak. Örneğin, bir parkta torunu ile vakit geçiren falan dedenin o an hissettiği memnuniyetti okumak. Ya da filan teyzenin hiç beklemediği anda çıkagelen oğlunu görmesiydi okumak. Belki de beraat eden bir mahkumun özgürlüğü hatırlamasıydı. Kim bilir okurken neler girer beynimize. Bunun gibi bir çok benzetme var. Örneğin, okumak; Ahmet Bey'in işyerinde terfi edindiği başarıydı belki. Veya Mert'in istediği dişçilik fakültesini kazanmasıydı. Ya da Merve Hanım'ın hayalini kurduğu pastanesini açabilmekti okumak. Uzun yol kat etmiş bir arabanın deposunun dolmasıydı belki de. Bayram ziyaretinde unutulmayan huzurevi sakinlerinin duygularıydı okumak. Bir köpeğin delilerce şefkate boğulmasıydı. Eşinin doğumuna yetişmeye çalışan Kerem Bey'in endişesiydi okumak. Fatma teyzenin kanseri yenen kızıydı okumak. Hasan amcanın zor durumdayken oğlu Efeye ayakkabı alabilmesiydi okumak. Okuldan çıkınca babasının onu almaya geldiğini gören Buse nin coşkusuydu okumak. Ve daha anlatamadığım bir çok hazzın tarifiydi okumak. Bir hüzündü okumak, bir aşk...
Mehmet MOROĞLU
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta